ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

      

            9 Eylül, Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık geleceği adına derslerle dolu üç önemli tarihi olayın buluştuğu gündür.

 

9 Eylül 1919

9 Eylül 1922

9 Eylül 1923

9 Eylül 1919’da 4 Eylül’de başlayan Sivas Kongresi Ulusal Bağımsızlık Mücadelesi kararlılığı ile tamamlanmıştır.

 

              9 Eylül 1922’de İzmir’in işgalden kurtarılması ile Ulusal Bağımsızlık Mücadelesi askeri alanda zaferle sonuçlanmıştır.

            9 Eylül 1923’te Cumhuriyet Devriminin ve Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu siyasi iradesi olan Halk Fırkası kurulmuştur.

        Kurtuluşun ve Kuruluşun yol haritasında önemli aşamaları oluşturan bu kararları ve atılan adımları nedenleri, sonuçları ve birbiriyle olan bağlarıyla beraber irdeleyelim.

 

*****

9 Eylül 1919, Sivas Kongresinde;

İşgale karşı savunulacak ve yeni kurulacak devletin sınırları belirleniyor,

Belirlenen sınırlar içinde özgürlük ve bağımsızlık için kararlılık vurgulanıyor,

         Yabancı bir ülkenin koruması ve egemenliğini isteyen manda ve himaye düşüncesi kesinlikle reddediliyor,

     Kurtuluş Mücadelesinin, Kuvayi Milliye’nin (Milletin) Gücüyle ve Milli İrade (Milletin kararları) ile yapılmasına karar veriliyor,

Kurtuluş mücadelesinde Türkiye Halkının bir Millet olarak birlikteliği sağlanıyor,

          Emperyalist işgale karşı kurulan tüm yapılar “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştiriliyor,

Kurtuluş Mücadelesini yönetmek üzere bir Temsilciler Kurulu (Heyet-i Temsiliye) seçiliyor.

          Bu kararların ana fikrini (21 Haziran 1919) Amasya Genelgesinde görüyoruz. “Milletin bağımsızlığını ve geleceğini yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

          Bütün bu kararların özünde demokrasiye olan bağlılıkla Halka duyulan inanmışlık, özgür bir Millet ve bağımsız bir Vatan yaratma kararlılığı vardır.

*****

9 Eylül 1922 ise sadece İzmir’in Yunan işgalinden kurtulduğu bir gün değildir.

Kurtuluş Mücadelesinin yol haritasını oluşturan Sivas Kongresi kararlarının uygulanmasıyla…

          Milletin temsilcilerinden oluşan TBMM’de demokrasinin kurallarıyla ve Milli İradenin kararlarıyla yönetilen…

Olanaklarını ve gücünü sonuna kadar kullanan Milletin desteğiyle sürdürülen…

Milletin içinden çıkan Ordu’nun muharebe alanlarında kazandığı zaferlerle sonuçlandırılan…

Ulusal Bağımsızlık Savaşımızın emperyalizme karşı askeri alanda kazanıldığı zaferin günüdür.

 

*****

           9 Eylül 1923’te Halk Fırkasının (Cumhuriyet Halk Partisi-CHP) kurulması Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş sürecinde atılan son adımdır.

          Lozan’da siyasi masada barış imzalanmış ve tüm dünya bağımsız Türk Devletinin varlığını kabul etmiştir. Sıra, devletin yönetim şeklinin belirlenmesine gelmiştir.

           Devletin yönetim şekli bir kişi, bir gurup tarafından değil, TBMM’de bir siyasi parti tarafından gerçekleştirilmelidir.

 

Atatürk’ün tanımı ile,

Devlet, siyasi bir güç ise O’nu bir siyasi parti kurmalıdır.

          Mustafa Kemal Atatürk Ulusal Bağımsızlık Savaşımızın zaferle sonuçlanmasından 3 ay sonra (6 Aralık 1922) siyasi yol haritasını açıklamıştır.

         “…barıştan sonra Halkçılık esası üzerine dayanan ve Halk Fırkası adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim.”

          “…Memleketteki sınıflar birbirlerine lazım olan ve birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici mahiyettedir. Onun için de Halk Fırkası bütün sınıfların haklarını, yükselme sebeplerini ve saadetini sağlamak yolunda çalışmalarda bulunacaktır.”

 

9 Eylül 1923 tarihinde kurulan CHP,

 

13 Ekim 1923’te Ankara’yı Başkent olarak ilan etmiştir.

29 Ekim 1923’te de Türkiye Devletinin yönetim şekli olarak Cumhuriyeti ilan etmiştir.

         Cumhuriyet Devriminin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu siyasi iradesi, Cumhuriyet Halk Partisi’dir ve temel kimliği;

 

Halkçılıktır,

Devrimciliktir,

           Barış için savaşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel politikasını 20 Nisan 1931’de yayınlanan millete beyannamesinde şöyle dile getirmiştir;

“Cumhuriyet Halk Fırkasının değişmeyen genel siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye yeterlidir zannederim: Yurtta sulh, cihanda sulh için, çalışıyoruz”

CHP siyasetinin temeli Yurtta Barış Dünyada Barış’tır.

 

*****

            Bugün, 9 Eylül’lerin ışığında CHP’nin 99. Kuruluş yılını kutlarken Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutkunun sonunda Gençliğe Hitabede vurguladığı şekilde;

           Demokratik Laik Cumhuriyeti yıkarak ülkemizi geçmişin karanlıklarına taşımaya çalışan gerici hainler, bulunduğumuz coğrafyaya egemen olmak isteyen emperyalist güçlerle iş birliği içinde olabilirler,

          Demokrasi ve Hukuk Devleti yok edilmiş, gazeteciler, yazarlar, basın yayın organları, aydınlar ve toplumsal muhalefet tek adam egemenliğine dayalı baskı, tehdit ve hukuk dışı uygulamalarla susturuluyor olabilir,

           Yıllardır emperyalistlerin önerdiği politikalarla yoksulluğun ve cehaletin karanlığına sürüklenen Halkımız çaresizlik ve umutsuzluk içinde olabilir,

           Bu politikaların sonucunda ülkemiz üretimiyle, tüketimiyle, ekonomisiyle dışa bağımlı bir ülke haline gelmiş olabilir,

            Türkiye Cumhuriyeti, ilkesiz uluslararası ilişkilerin ve politikaların sonucunda dünyada yalnız bırakılmış olabilir,

            Bütün bunların yanı sıra CHP’yi, tarihsel görevini ve misyonunu tamamlamış, tarihte kalması gereken bir parti olarak görmek isteyen gaflet, delalet ve hatta ihanet içinde olanlar da olabilir…

            Bütün bu koşullar karşısında Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük iki eserimden biri” olarak tanımladığı CHP’nin yöneticilerine ve tüm üyelerine düşen görev:

CHP’nin İlk Kongresi olan Sivas Kongresinde alınan kararların özü ve mantığıyla,

Bu kararlarla yaratılan Kurtuluşun ve Kuruluşun bilinci ve kararlılığıyla,

            CHP’nin Halkçı, Devrimci kimliğiyle Kuruluş İlkeleri temelinde Halktan ve Emekten yana politikalarla,

            CHP’ni iktidara taşımak ve kurduğu Demokratik Laik Cumhuriyetin bugününe ve geleceğine sahip çıkmaktır.

Kurucu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü,

           Kurtuluşumuzdan bugüne Cumhuriyet yolunda yitirdiğimiz Cumhuriyet Devrimi şehitlerimizi saygıyla selamlıyorum.

*

Sonuç olarak;

           9 Eylül’ler, Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin, çağdaş yaşamımızın ve aydınlık geleceğimizin temellerinin atıldığı günlerdir.

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.