Emperyalistlere karşı verilen “kurtuluş mücadelesiyle” tüm sömürülen ülkelere örnek olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti, aydınlanma devrimlerine karşı kin ve nefretle yaklaşan bir anlayıştan tam da kurtulmak üzereyken yeniden tehlikeli bir dönemece sokuldu.
***
AKP iktidarı, 20 yılın sonunda ülkeyi iflasa götürdü. Özgürlük, eşitlik, dayanışma ve barış ilkeleri üzerine kurulu Cumhuriyet’i; laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletini yok eden bir yönetim sergiledi. Neo liberal ekonomik modelle yoksulluk kalıcı hale getirildi, insanlar yek ekmeğe muhtaç edildi! Okul çağındaki 3 milyondan fazla çocuklarımız okula gidemedi.
Ülkenin tüm kaynakları yandaş çetelerle soyuldu. Devlet yağmalandı. Kurum ve kuruluşları dağıtıldı. Tüm değerlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz yok sayıldı. Bağımlı ve taraflı yargıyla, yurttaşın yaşam hakkı, can ve mal güvenliği yok edildi. Kara para serbest bırakıldı! Ülkemiz mafya/narko devletlerle eş tutuldu.
Alevi, hatta Sünni, Kürt, Türk, Arap, Çerkez, devrimci, Kemalist, sosyalist kısaca farklılıklar ve iktidarı sorgulayanlar dışlandı, hapse atıldı, sindirildi! Vahşi emperyalist/kapitalist sistemle eş değer olan siyasal İslam’ın biat kültürü, halkı aldatan, emeğini çalan, düşünmeyi yok eden, ifade etmeyi ve sorgulamayı baskılayan sömürü düzenini kurdu! Dünyada itibarsız bir ülke haline dönüştük.
***
Aç, kızgın ve umutsuz halkın “Artık yeter” dediği noktada muhalefet, “Aman iktidar olacağız” sözleriyle toplumu sakinleştiren ancak iktidar olunca ne yapacağını, çözüm önerilerini ve kadrolarını yurttaşa anlatamayan bir egonun içine girdi! Bu durum, son birkaç ay içinde AKP’nin yeniden dirilmesine bilerek ya da bilmeyerek müsaade etti.
Dahası muhalefet, neo liberal ekonomik düzenin yurttaşın geleceğini yok ettiğini açıklayamadı! Garip bir şekilde siyasal İslamcı anlayışı, yine sağ politikalarla yeneceğini sandı! Din istismarına karşı cesur duramadı! AKP’nin yarattığı sinsi bir iklim olan inanç hapishanesinden çıkamadı!
***
Vahim olan ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletinin koruyucusu olması gereken CHP, Cumhuriyet’in temel ilkelerini koruyamadı! Laik, halkçı, devrimci, devletçi, Cumhuriyetçi ve milliyetçi misyonuna sahip çıkamadı.
Hak ve özgürlüklerin, adalet ve eşitliğin dayanışma ve barışı getireceği vizyonunu ortaya koyamadı! İslam’la bağdaşmayan, hırsızlık, arsızlık ve yolsuzluklara müsaade eden AKP’nin yurttaşları uyuttuğu, inanç sisteminin esiri durumuna düştü. Onun kullandığı dille tabanını ele geçireceğini sandı!
***
Öteden beri yazar, söylerim, “Millet İttifakı hata yaparsa”, Türkiye ciddi çıkmaza girer. Bu nedenle Millet İttifakı’nın yanında sol, sosyalist ittifaklarda kurulmalı. Bilinmeli ki, sağ politikaları uygulayanları taklit ederek iktidar olunamaz! Halkı soyan, emeğini sömüren, geleceğini yok eden, tüm varlığını yurttaşların aldatılması üzerine inşa eden AKP’nin yenilmesi ancak, açlık, işsizlik ve yoksulluğun nedeni olan neo liberal düzeni ve siyasal İslam’ın biat anlayışını yok etmekle gerçekleşebilir.
Ulaşılacak kitle, toplumun çoğunluğunu oluşturan emeğiyle geçinen ve milli gelirden hakça yararlanamayan, kulluğa yönlendirilmiş emekçiler, emekliler, işçiler, köylüler, işsizler yani yoksullar olmalıdır. Bu emekçi çoğunluğa ancak solcular ulaşabilir ve sorunlarını onlar çözebilir!
***
Oysa Millet İttifakı, siyasete adeta at gözlüyle bakıp sadece “endişeli muhafazakârları” yanına çekmeye çalışıyor! Bu yanlış bakış açısı Kemal Kılıçdaroğlu’na fahiş bir hata yaptırdı! Türkiye’de başörtüsü sorunu yoktur! Durup dururken bu açıklamanın gerekçesi nedir? Kadın üzerinden yapılan bu vahşi siyasette ısrar nedendir? Erdoğan’ın yetkin ve etkin olduğu, bir o kadar da istismar ettiği bir konuyu gündeme taşımanın tüm hayati sorunları unutturmaktan öte bir faydası yoktur!
***
Ayrıca bu açıklamanın zamanlaması da yanlıştır. AKP’nin “Türkiye’de katı bir sansürü” oluşturacak olan yasayı Meclis’te görüşmeye açarken tüm dikkatleri eskimiş bir konunun üzerine çekmek sadece, AKP’nin işine yarayacaktır! Olmayan bir konuyu durup dururken, yurttaşların açlık, işsizlik, yoksulluk, gençlerin sorunları ve gelecek kaygısı gibi çözüm bekleyen gündemin önünde tutmak sadece, koltuğunu kaybetmiş AKP’yi kurtarır! Nitekim öyle de olmaktadır!
***
Kılıçdaroğlu’nun “AKP’yi test edeceğiz” anlayışıyla verdiği “başörtüsüne” ilişkin yasa teklifine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “Çözümü yasayla değil, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde düzenleyerek yeniden anayasayla çıkartalım" şeklindeki cevabı tam bir rest çekiştir! Yani Anayasa’nın “değiştirilemez maddesi olan laiklik ilkesinin kaldırılması” talebi artık gündemdedir! Bu çağrıya Kılıçdaroğlu'nun yanıtı daha da vahimdir:
"Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dâhil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız."
Bu sözler Atatürk’ün kurduğu CHP’nin Genel Başkanı’na yakışmamaktadır.
***
2016 yılında “Milletvekili Dokunulmazlıklarının Anayasal değişimle kaldırılmasına, “Anayasaya aykırı ama evet” diyeceğiz diyerek, parlamenter sistem nasıl yok edilmişse, Selahattin Demirtaş gibi genel başkanlar ve milletvekilleri hapse atılmışsa, bugünden itibaren de “laik, demokratik düzen” rafa kaldırılmış olacaktır!
***
Bilinmelidir ki, Modern ve çağdaş Cumhuriyeti bu duruma düşürenler, ağır sorumlulukları altında gün gelip ezileceklerdir!