Yıllardır basın üzerinde sürekli tehdit olarak gösterilen basın (sansür) yasası nihayet meclise geldi. En son geçen haziran ayında gündeme gelmiş, komisyondan geçmiş, yoğun tepkiler nedeniyle Genel Kurul’a indirilmemişti.
Seçimlerin yaklaştığı ekonominin yerlerde süründüğü sosyal ve siyasal yaşamın allak bullak olduğu şu günlerde Sanki bugün sırasıymış, sanki ülkenin başka sorunu yokmuş gibi Meclisin açılışının ilk gününde Basın (Sansür)Yasası gündeme alınmış iki gündür üzerinde tartışmalar yapılıyor AKP Ve MHP nin oylarıyla birçok maddesi kabul edilmiştir.
Hâlbuki ülkemizde zaten sansür var.
Bir tarafta RTÜK, diğer tarafta Basın İlan Kurumu basın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi dururken her gün muhalif televizyonlara gazetelere yağmur gibi cezalar yağdırırken, yetmezmiş gibi bir de Basın (sansür)yasasını çıkarmaya çalışıyorlar.
Basın yoluyla işlenmiş suçlara cezalar yağdıracaklarmış…
Sanki şimdi hiç ceza yağmıyormuş gibi…
Sanki şimdi televizyonlar kapatılmıyormuş gibi sanki gazeteciler içeri atılmıyormuş gibi…
Halen internette sosyal medyada sözde hakaret ve benzeri olmayan suçlar için nice davalar açılmıyormuş gibi.
Cumhurbaşkanına hakaret adı altında binlerce dava açılmış bulunmaktadır. Daha neyin suçu daha ne kadar ceza...
Peki, işlenecek suçları kim belirleyecek? Hangi bağımsız kurum belirleyecek? Meçhul ancak
Elbet şimdi yaptıkları gibi…
Şimdi yaptıklarının on katını yapacaklardır.
İktidar bunu yaparken duyarlı olması gereken Gazeteciler gazete kurum ve kuruluşları neredeler?
Halkın haber alma özgürlüğü yok ediliyor her türlü muhalefetin sesi tamamen kesilmek üzere. Muhalif sol sosyalist partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek odaları, kadın dernekleri, barolar neredeler?
Velhasıl bu konuda etkilenecek olan herkes ve halk bu sansür yasasına dur demeli sonradan” sarı öküzü vermemeliydik “ diye kimse sızlanmasın ağlamasın demir tavında dövülür..
Başta 6 lı masa da ki siyasiler ve diğer sol muhalefet Neyi bekliyorlar? Hangi güne duruyorlar, seslerini neden çıkarmıyorlar, neden kitleleri meydanlara dökmüyorlar, faşizmi geriletmenin en büyük silahı kitle eylemleridir.
Biz kitaplardan bunu böyle öğrendik. Hani örgütlü toplum bilinçli ve güçlü toplumdu. Hani kitlelere öncülük eden örgütleriydi. Her eylem bir okuldu. Demokratik protesto haklarını neden kullanmıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu hiç yok yerde hiç gereksiz bir şekilde ortaya “ Türban “ meselesini attı. Dolayısıyla bu yasayı çıkarmak isteyenlere gün doğdu.
Her yerde Türban konuşulurken iktidarın Cumhuriyet ittifakı mecliste Sansür maddelerini tek tek geçirdi geçirmeye de devam ediyor.
Bütün bunlar iktidarın tuzağıdır ve aba altında sopa göstererek muhalif olan herkese bir gözdağıdır.
Seçime giderken ülkeyi dikensiz gül bahçesine çevirmek istiyorlar. Bu yasa herkese bir gözdağıdır.
Korku imparatorluğunun toplum üzerindeki kılıcıdır, Bu yasa Erdoğan’ın sopasıdır, seçime giderken sesini çıkaranın tepesine indirecek bir sopadır.
Bu yasanın mecliste tartışıldığı ve sayısal çoğunluğuna güvenerek çıkarılmak istenen bu faşist yasaya hayır diyerek meydanlara çıkmayanlar demokrasi mücadelesinde yarın çok geç kalmış olacaklar.
Millet ittifakı Kemal kılıçdaroğlunun çabaları ile bir araya geldi. Her ne kadar sol yanı eksik ve sadece sağ tabana hitap eden bir ittifak olsa da halkımız bu gün uygulanan zalimliklerde baskılarda yasaklarda ve yoksulluklarda kurtulmak için masaya yani millet ittifakına da destek vermek için çaba sarf ederken ah oda ne Kılıçdaroğlu türbanı serbest bırakacak yasayı meclise sunacağız dedi.
Bayram değil seyran değil Eniştem beni niye öptü. Gel şimdi pirincin taşını ayıkla.
Efendim ne imiş Erdoğan’ın elinde ki büyük bu kozu çürütmek içinmiş.
Hadi canım sende Bir çuval inciri pis etti çıktılar
Türkiye 50 yılından yani çok partili döneme geçişten bu güne kadar hep sağ siyaset tarafında yönetilmiş. Birkaç sefer CHP iktidar ortağı olmuşsa da kısa sürelerde geri devretmiş.
O nedenle sağ anlayışla olsa idi herkes oraya gider hayatını yaşardı.
Türkiye de halklar inançlar mezhepler var ve var olmaya devam edecek. Sağ iktidarlar hep “ Türk İslam “ tezi üzerinde yürümüş ve diğerlerini yok sayma salarda eşit yurttaş gibi görmemiş hep ötekileştirmiş büyük çoğunluğu da asimile etmişler etmeye de devam ediyorlar.
Demem o ki Sayın Kılıçdaroğlu ezilen hor görülen eşit yurttaş olarak görülmeyen bütün halklar inançlar mezhepler sizin demokrasi yürüyüşünüze katılmak ve demokrasiyi laik demokratik Devlet özlemlerini gidermek istiyor barış içerisinde özgürlüklerle kendi vatanlarında eşit yurttaş olarak bu bayrak altında yaşamak istiyorlar ve sana bu nedenle oy verirler verecekler.
Ancak siz sağa kayar başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin değerlerini yok sayarak Erdoğansız Erdoğan sistemini ben devam ettirmek istiyorum diyorsan sana yapacak bir şey yok.
Diliyorum yanılmış olayım diliyorum en azında Atatürk ün ilkelerini azamete uğratmaz ve Çağdaş laik hukuk devleti özlemi ile yanan tutuşan halkımızı yanıltmaz sizde yanılmazsınız.
Bizler faşizme karşı hep direndik direnmeye de devam ediyoruz. Hiçbir baskı gözdağı bu ezilen emek ve demokrasiden barıştan özgürlüklerden yana olan kimseyi yıldıramaz korkutamaz biz bu ülkede halkların kardeşliğini inanç özgürlüklerini emeğe saygıyı ülkenin bütünlüğünü kırmızı al bayrağın altında yaşamayı düşlüyor özlüyor bu özlem ve arzu ile yaşıyoruz.