ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

            Türkiye Cumhuriyeti’nin son 20 yılını işgal eden AKP iktidarı, sadece Lozan’da kaybeden emperyalistlerin sömürü düzenini yeniden ülkede uygulatmanın yollarını oluşturmadı; toplumun temel ilkelerini ve değerlerini de yok eden bir yöntem izledi.

            Toplumsal barışın temel taşı olan laik, demokratik devlet yapısını, neo liberalizmin vazgeçilmez yardımcısı olan kökten dinciliğin vahşi kurallarını işleterek yıkmaya çalıştı. Oysa Cumhuriyet, sağlam kökleri olan, sosyal dokusu, inancı, felsefesi, aydınlık vizyonu, çağdaş ve modernizeye olan yatkınlığı ve de kadim kültürel yapısıyla “en hakiki mürşidin ilim olduğunu kabul eden” yıkılmaz bir anlayış üzerine bina edilmişti.

             Laik devletin varlığıyla “inanç ve ibadet özgürlüğüne” kavuşan Cumhuriyet yurttaşları, temel insan hakları, evrensel hukuk düzeni ve kalıcı sosyal güvenlik kurallarıyla gelecek korkusu olmadan yaşadığı bu ülkeye kavuştu! Demokrasiyi oluşturmaya, örgütlü yaşamı öncelemeye, dönemin aydınlık devrimlerini özümsemeye ve çağdaş uygarlıkların üzerine çıkmayı hedefleyen yeni Cumhuriyet, emin adımlarla yol yürürken birden başta ABD olmak üzere, kapitalist ülkelerin desteğindeki milli ve yerli (!) olduğu şüpheli siyasilerin eline düştü. Uyguladıkları yalan ve gerçek dışı algı yönetimine dayalı popülist politika, ülke ve yurttaşı dışladı.

              Zaten kendilerini bu ülkeye ait hissetmeyen bir avuç kişi, Pentagon/CIA/tarikat işbirliğiyle, Türkiye’nin yönünü ılımlı İslam tezviratıyla geriye döndürdü. Emperyalist sömürü anlayışınla uzlaşan siyasal İslam, ülkeyi bir nevi esir aldı, soydu soğana çevirdi, kaynaklarını kuruttu! İnsanlarını yek ekmeğe mahkûm etti!

***

              “Talibanlardan ayrı düşünmüyoruz” diyen cehaletin çağdışılığını kabul etmeyen halk, sonunda “yeter” diyerek AKP iktidarının karşısına geçti. Halen var olduğuna inandığı demokrasi kırıntılarının varlığına güvenerek, ilk seçimde, sandıkta Saray iktidarını devireceğini açıkça ilan ediyorlar.

              Halk, AKP iktidarını değiştirme hedefinde iddialı! Yeter ki; muhalefet partileri, durup dururken “başörtüsü” şablonu gibi AKP’ye can veren fahiş hatalar yapmasın! Halkı kalıcı yoksulluğa mahkûm eden, bankalar aracılıyla kurduğu sömürü düzenine kan taşıyan AKP’nin, oyun sahasına girmesin…

***

               Çünkü “siyasal İslam” toplumsal dayanışmayı, şeffaflaşmayı ve barışı istemez! İslam inancının en bariz özelliği olan “Allah ile kulun arasına kimse giremez” emrine karşı çıkar.

              Siyasal İslam, kendine imamlar aracılıyla yeni ruhban sınıfı yaratmak ister. Kişisel inançları yok sayarak Müslümanlığı toplumu yönetme adına siyasetin baskısı haline getirmeyi hedefler. Tarikatlar koalisyonun oluşturduğu iklimde, ahlaksızlık ve kadın düşmanlığına paye verir…

***

             Bu konumdaki iktidar, CHP’nin şaşırtıcı (!) hatasını fırsat bilerek yeni hamleler yapıyor. Yeniden Alevi açılımını dile getirerek oy almayı bekliyor. Yapılan içtenlikle olmasa da toplumun kafasını karıştıracağını umuyor! Ama bu kez yanılıyor.

                 Hacı Bektaş-ı Veli’nin akılcıyla donatılmış, Erenlerin yolundan giden Alevi yurttaşları kandırması ve aldatması mümkün değil! Nitekim Alevi kimliğini tanımayan; cem evlerini Alevilerin ibadethanesi olarak kabul etmeyen, Aleviliği Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlayarak sadece kültürel düzeyde bir olgu olarak gören Erdoğan’a, Alevi örgütlerinin cevabı çok sert oldu!

***

            Alevi örgütleri adına Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe’nin okuduğu ortak açıklamada, “Erdoğan’ın paketi ne bir müjde ne de demokratik bir açılımdır. Aleviliğin devlet gücüyle soluksuz bırakılmasının yeni aşamasıdır.

             Alevi topluluğunda sözlerinin bir karşılığı yoktur!” denildi. Cuma Erçe, devamla, “Erdoğan’ın dedelerin devlet kadrosuna alınıp maaşa bağlanacağı ve Cem evlerinin gider faturalarının devlet tarafından ödeneceği, elektrik, su, imar gibi sorunları ve dedelere ulufe gibi dağıtılacak maaş sorunu gibi sorunlar, Alevilerin sorunu değildir” dedi.

             Asıl sorun Alevilerin ibadethanesi olan Cem evlerinin statüsüdür! Yani Erdoğan, bu sözde açılımla aradığını bulanamayacaktır.

***

              Alevilerin talepleri çok açık… 17/18 Eylül 2022’de Hacıbektaş ilçesinde yapılan ve tüm Alevi örgütlerinin katılımıyla gerçekleşen çalış tay da alınan kararlar bellidir. Özet olarak Aleviler;

             Aynı haklara sahip eşit yurttaş olmayı ve tüm farklı kimliklerin de aynı haklarla eşit olarak tanınmasını talep ediyorlar.

         Laiklik olmadan, demokrasi, hak ve özgürlükler, bağımsız yargı, adil paylaşım, can ve mal güvenliği ve barışa ulaşmanın mümkün olmayacağını söylüyorlar.

           Zorunlu din derslerinin kaldırılması, AİHM kararlarının uygulanması, Sivas’taki Madımak Oteli’nin utanç müzesi olması temel talepleri…

***

            Erdoğan’ın açılımını samimi bulmayan Aleviler, önerilenlerin Alevi inancını yok saymak, inanç ve ibadetini dışlamak, mümkünse devlet kontrolüne almak, yeni bir asimilasyon ve sünnileştirme oyunu oynamak ve “AKP’nin Alevisi”ni yaratmak hedefiyle yapıldığını düşünüyor! Kuşkularında da haklılar.

            Böyle düşünmelerinin nedeni yakın zamanda Cemevini “cümbüş yeri” olarak açıklayan, Alevi inancını “sapkınlık” diye tanımlayan Erdoğan’ın, bu açılımının da aslında oy devşirmek adına yapıldığını biliyorlar!

***

           Görülen o ki, AKP bu kez de Alevilerden oy alamayacak. Zaten açlık ve işsizlikten sonra ayrıştırdığı toplumsal katmanlardan oy beklemesi de abesle iştigal!

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.