Cumhuriyeti kuran kadrolar, ülkede, Müslüman-Sünni çoğunluğa dayanarak diyanet aracılığıyla kendi denetimi ve yönetimi altında milli ve laik bir din-inanç oluşturmaya çalışırlar.
Lozan anlaşmasıyla belirli bir özerklik kazanan Gayri Müslimler dışında Alevi-Bektaşi topluluğu başta olmak üzere diğer tüm inanç mensupları yok sayılarak baskı altına alınmaya, Müslümanlık içinde asimile edilip eritilmeye çalışılır.
Ötekileştirilen, üst düzeyde devlet kurumlarından dışlanan Aleviler Cumhuriyet döneminde en son Sivas katliamı olmak üzere birçok katliamlara da maruz bırakılarak üzerlerinde tam bir baskı ve denetim kurulmak istenir.
Cumhuriyet kadrolarının laiklikten uzak, tekçi, anti demokratik yönetim anlayışı, yaptıkları hesapları da boşa çıkararak, kontrol altında tutmak istenilen gericiliğin kendilerini de kuşatmasını ve yutmasını getirecektir. Son olarak dünyada oluşan yeni konjonktürün getirisiyle birlikte AKP'yle siyasal iktidarın yolu da ardına kadar açılır.
AKP'nin ve genel başkanı Erdoğan'ın Alevilere karşı tavrı sır değildir. Geçmişte gündeme gelen Alevi açılımıyla bir yandan oy devşirmenin hesabı yapılırken, diğer yandan Alevileri devletin din politikalarına entegre etmenin ve mevcut din politikalarının tüm toplum katında meşrulaştırılmasının hesabı yapılmaktaydı.
Sivas katliamı sonrası Cem evlerinin ülkede giderek yaygınlaşmasıyla Alevileri ve taleplerini gündeme getirmişti. Cem evlerinin yapımında ve hizmetlerinin yürütülmesinde yerel yönetimlerce verilen gelişi güzel kimi destekler, merkezi yönetimi de bu duruma sessiz kalamayacak noktaya getirdi. Seçim güncesi içinde Alevilere yönelik bir hesap yürütülüyordu ki bugün Şah kulu Dergâhındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Müjde" diyerek yaptığı açıklama bunu açık etti.
Peki, gerçekte yapılmak istenilen nedir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarından bir bölüm şöyle:
"Alevi Bektaşi vatandaşlarımızın ve onların bir araya geldiği mekânların tüm meselelerin devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı kuruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağı Alevi Bektaşi Kültür ve Cem evi Başkanlığı, ... cem evlerinin, tamamının yönetimini yürütecektir"
"Cem evi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmalar bu kurumsal yapı altında kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütülecektir. Böylece cem evlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunlar çözülmüş olacaktır"
"Cem evlerinde erkan hizmetlerini yürütmekten sorumlu Alevi Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de kurumsal yapı bünyesinde kadro verilebilecektir... "
Devletin Alevilerin taleplerini göz önüne almadan, her zaman yapıldığı gibi, tepeden inme bir yaklaşımla kendine göre bir açılım getirmesi bir yana bu politika;
1. Yaygınlaşan cem evlerini ve dolayısıyla Alevileri denetlemeye ve kontrol etmeye,
2. Alevilerin asimilasyonuyla devletin din politikasına entegre edip mevcut din politikalarının kalıcılaştırılmasına,
3. Alevileri bu güne kadar gündeme getirdiği demokratik taleplerden uzaklaştırmaya,
4. Alevileri kendi öz değerlerinden uzaklaştırarak devletin (diyanetin) oluşturacağı bir müfredata yönlendirmeye,
5. Cemevlerinin özerkliğini ortadan kaldırıp diyanet gibi "Kültür Evi" nitelemesiyle devlete bağlamaya,
6. Kendi Müslümanlığını yaratan devlet bu politikayla kendi Aleviliğini yaratmaya
Dönüktür.
Alıntı...