Türkiye, son 13 yılın en karanlık sürecini yaşıyor. Türkiye artık yasa dışı yöntemlerle yönetiliyor. Anayasa fiilen rafa kaldırılmış. Anayasası işlemeyen bir devletin hiçbir organı işlemiyor demektir.
Devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanı, açılışlar adı altında AKP yi destekleyici mitingler düzenliyor.
17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarını soruşturan savcılar önce sürgün, sonra tutuklanıyor.
17-25 Aralık soruşturmasına bakan savcıların emirlerini polisler geri çeviriyor ve devlet tıkanıyor.
17-25 Aralıkta kameralar karşısında milyonlarca dolarlar ve para sayma makineleri yakalanıyor ama parayı götürenler değil, bu yolsuzluğu ortaya çıkaranlar tutuklanıyor.
Hâkimler, verdikleri kararlardan dolayı tutuklanıyor.
Binlerce polis ve polis şefleri ya tutuklanıyor, ya da yerlerinden ediliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı kadroları yandaş bir sendikaya devrediliyor.
Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı 400 milletvekili isteyerek tarafsızlığında ısrar ediyor.
TEOG sınav sonuçlarında düz liseye girmeyi başaramayan on binlerce öğrenci zoraki İmam Hatip Okullarına yönlendiriliyor, toplum imamlaştırılıyor.
Suriye’ye savaş açarak, Ortadoğu batıklığına saplanmak isteniyor.
Katar ve Suudi Arabistan la işbirliği yaparak Suriye’de rejim hesapları yapıyor.
Ortadoğu’da İHVAN hareketinin gelişmesi için, Mısır’da Mursi’yi destekliyor.
Ortadoğu’da, Sünni ittifakı içinde yer alarak, Araplar gibi resmen mezhep devleti olma yolunda hızla ilerliyor.
Bütün komşularla düşman oluyor ve onların içişlerine burnunu sokuyor.
Saray siyasetin her alanında belirleyici olduğu için, anayasal sınırların içine çekilmediği için, koalisyon çalışmaları zorlanıyor.
Sokağa çıkan farklı bir ses çıkaran herkese ama herkese, TOMA’larla, gaz fişekleri ile coplarla acımasızca saldırılıyor.
Bir mayıslar, her yıl kâbusa dönüşüyor. Her yıl binlerce insan tutuklanıyor.
Sermaye el değiştiriyor. Abdestli kapitalizm denilen tuhaf bir burjuva sınıfı oluşuyor.
Yukarıda saydıklarımızın tamamı anayasayı tanımamaktan kaynaklan suçların sadece bir kısmı. Anayasa işlemediği için bu suçların hesabı sorulamıyor ve böylece devlet ciddiyeti diye bir şey kalmıyor.
Hükümetin bu olumsuzlukları halk tarafında ret edilmiş olmalı ki 7 Haziran seçimlerinde yeter artık demek zorunda kaldı. İşte bunu içine sindirememiş olmalılar ki bir seçim tekrarında bahsediliyor. Seçim tekrarı için bir fetih gerekiyor ve Suriye hedef gösteriliyor. Bir oldubitti ile Türkiye savaşa sokulmak isteniyor. Kahramanlık yapıp seçime gidip tek başına iktidar olmak isteniyor.
Türkiye AKP ile beraber zaten gırtlağına kadar siyasi olarak Ortadoğu bataklığına batmış durumda. Suudiler ve Katarların dışında fazla dostu da kalmadı. Şimdi bütün bu olumsuzluğa rağmen eğer Suriye bataklığına girerse bir daha çıkma şansı yok gibi gözüküyor. Bu konuda kâhin olmaya gerek yok. Komşularımız ne haldeyse, biz öyle olabiliriz. Eğer Türkiye bir Irak, bir Suriye, bir Libya olmak istemiyorsa bu bataklıkta uzak durmak zorunda.