ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

      

             Atatürkçü Düşünce Derneğinin (ADD) düzenlediği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu ve Sanatçılar Girişiminin katıldığı “Büyük Cumhuriyet Buluşması” cumartesi günü İstanbul’da gerçekleşti.

Kadınıyla erkeğiyle, emekçisiyle öğretmeniyle, sanatçısıyla aydınıyla,

            Kısacası her yaştan genciyle çağdaş bir yaşam biçimimiz olan Demokratik Laik Cumhuriyetle buluşmanın,

            Geleceğimiz adına umudu yaşamanın ve çoğaltmanın ön koşulu olduğunu bir kez daha yaşayarak gördük.

Yapılan konuşmalardaki inanç ve kararlılık,

Sanatın geleceği aydınlık kılan gücü,

Sanatçılarımızın yarattığı heyecan ve coşku,

Hep birlikte söylenen ezgiler,

Kubilay’dan bu yana “Cumhuriyete Can Veren” devrim şehitlerimizin saygıyla anılması,

Ve ADD genel başkanı Hüsnü Bozkurt özlemleri ve istekleri dile getirerek yaptığı çağrı,

“Büyük Cumhuriyet Buluşmasının” ne denli önemli olduğunu gösterdi.

             “Ülkemizin içinde bulunduğu durum hiç birimizin razı olduğu bir durum değildir. Bu nedenle demokratik kitle örgütlerinin katılmasını, siyaset kurumunun dikkate alıp gereğini yapmasını ve milletimizin de destek vermesi talebiyle ‘Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ diyoruz.

 

Kadını insan olarak eşit sayan,

Diline, kültürüne, tarihine ve bilime saygılı,

Onurlu bir dış politikaya sahip,

Üretim ekonomisi ile 1926’da uçak fabrikası kurup ihraç eden,

1937’de açlık çeken Yunanistan’a gemilerle buğday gönderen,

1938’de kolera salgını ile kırılan Çin’e 1 milyon doz aşı gönderen Türkiye’yi özlüyoruz.

Mikro milliyetçilik ve mezhepçilik tuzağına düşmemiş “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir” anlayışıyla yeniden Atatürk Milliyetçiliğinin bu devlette hakim olmasını,

Bu milletin refahının ve geleceğinin garanti altında olmasını,

Gençlerimizin geleceklerini yurt dışında arama ayıbından kurtulmasını,

Kadınlarımızın sokaklarda boğazlanmaktan kurtulmasını,

Çocuklarımızın izbe köşelerde tecavüze uğramaktan kurtulmasını istiyoruz.

Bütün siyaset kurumuna, bütün demokratik kitle örgütlerine, yüce milletimize çığlık çığlığa haykırıyorum;

           Yeniden Atatürk’ün akıl ve bilim yolunda yürüyen bir Türkiye’nin önünde hiçbir engel olamayacaktır.

Bu millet her türlü zorluğu aşmıştır yine aşar.

Eksiğimiz, o Kemalist Devrimci önderlik, doğru politikalar, kararlılık ve cesaretle yürüyecek insanlardır.

Bu insanları milletimizle buluşturacağız.”

              ADD’ nin 23 Nisan’da ve 8 Ekim’de Ankara’da eğitim konusunda gerçekleştirdiği buluşmaların bir devamı olan Cumhuriyet Buluşmasında yaşanan büyük heyecan, coşku ve kararlılık bu buluşmaların ülkemizin geleceği adına ne kadar gerekli ve değerli olduğunun bir göstergesi oldu.

**********

            Daha Cumhuriyet Buluşmasının heyecanını yaşarken Taksim İstiklal caddesinde patlatılan bombayla ülkemizin bugünkü karanlık gerçeği ile yüzleştik.

Yine terörün kanlı yüzü ve yine yaşamını yitiren, acılar çeken masum insanlarımız…

              Bu saldırı, geleceğimize yönelik endişe ve korku duymanın yanı sıra ülkemiz üzerinde ne gibi planların yapıldığı, nasıl oyunlar oynandığı sorularını da beraberinde getirdi.

             Bu terör saldırısının zamanlaması, şekli, faillerinin kimliği, ardındaki örgüt ya da güçlerin kimler olduğu ve amacı ise yine karanlıkta...

 

Ancak, ilk planda yanıtlanmasını gereken sorular var;

11 saatte bomba koyan kişi saptanabiliyorsa, kaldığı ev bulunabiliyorsa ve yakalanabiliyorsa,

Yardım eden kişinin kimliği bulunabiliyor ve ta Suriye’de yakalanabiliyorsa,

Olayla ilgili 51 kişi gözaltına alınabiliyorsa,

Bu bomba patlamadan önce;

Neden saptanmadılar,

Neden takip edilmediler?

Neden yakalanmadılar?

Neden bu saldırı engellenemedi?

Sorular çok, yanıtları ise şimdiye kadar yok.

 

            Tıpkı Ankara Garında, Güvenpark’ta, Reyhanlı’da, Suruç’ta, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Gaziantep Şahinbey’de yaşandığı gibi...

           2003’ten bu yana 20 yılda ırkçı ve dinci terör örgütlerinin saldırıları sonucunda 591 yurttaşımız yaşamlarını kaybettiği gerçeği ülkemizin nasıl bir geleceğe doğru sürüklendiğini açıkça göstermektedir.

****

Gelelim asıl soruya;

Bu terörü ve şiddeti neden yaşıyoruz?

            Savaşla kazandığımız özgürlükle kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel politikası “Yurtta Barış Dünyada Barış”tır.

Yurtta barış;

Tüm insanlarının eğitimli ve bilinçli yurttaşlar olmasını sağlamakla,

            Tarlada ve sanayide tüketim maddelerini, üniversitelerde teknolojiyi üreten bir ülke olmakla,

Kendi kaynaklarına dayalı üretim yapmak ve ihraç etmekle,

Üretimi ve kalkınmayı ülkenin her bir köşesine taşımakla,

             Yurttaşlarının arasında ayrım gözetmeksizin kalkınmadan ve refahtan pay almasını sağlamakla,

Ve her bir yurttaşın temel insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan adil bir devlet olmakla sağlanabilir.

Dünyayla barış içinde olmanın koşulu ise,

Yurtta barışı ve ulusal birliğini sağlamış,

Ekonomisi güçlü, kalkınan ve gelişmiş bir ülke olmaktır.

Cumhuriyet, işte bu temel anlayış üzerine kurulmuştur.

             Bugün ise yaşamın her alanında bu temel anlayıştan uzaklaşmış olmanın olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz.

Üretimden kopan, dışa bağımlı ve borçlu bir ekonominin getirdiği siyasi bağımlılıkla,

Gelişmiş ülkelerin çıkarları uğruna kuruluş ilkelerinden kopmuş,

Ortadoğu’nun bataklığına doğru sürüklenen bir Türkiye.

*****

Bu koşullarda Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yapılacak seçimlerde,

Sadece ülkemizi 5 yıllığına hangi siyasi iktidarın yöneteceğine değil,

Nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımıza karar vereceğiz.

            Ya çağdaş, gelişen, ekonomik ve siyasi bağımsızlığa sahip bir ülke olma yolunda Demokratik Laik Cumhuriyetle geleceğe güvenle yürüyeceğiz,

Ya da bir Ortadoğu ülkesi gibi geri kalmışlığın ve terörün karanlığına doğru sürükleneceğiz.

Cumhuriyet Buluşmalarını çoğaltmak ve büyütmek bu denli önemli ve değerlidir.

 

Sadece şikayet etmek ve eleştirmekle aydınlığa ulaşılamaz.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.