Bir kadının rahminde başladık yaşamaya,
Dünyanın her bir yanında ana denir o kadına,
Ve kadın can verir yavrusu olan insana.
Anasını babasını, ırkını dilini, rengini cinsini kendisi seçmeyen insan,
Eşit bir birey olarak,
Merhaba der dünyaya.
İşte bu andan sonra eşitsizlik başlıyor,
İnsanlar arasında...
********
Eşitsizliğin her alanda yaşandığı dünyamızda,
Konu kadınlar olunca,
İki soru çıkıyor karşımıza.
Eşit olarak dünyaya gelen kadın,
Neden eşit olmaz erkek karşısında?
Ve neden şiddet yaşar kadın,
Eşit olarak geldiği bu dünyada?
Bu sorular, insanlığın sorunudur aslında.
Bu noktada şiddetin tanımı, bir anlamda soruların da yanıtı.
“Bir insanın bir başka insana veya canlıya,
Güç kullanarak üstün olmayı amaçlaması.”
*******
İnsanın, kadın ya da erkeğin sahip olduğu güçler;
Beyindir, aklın gücü,
Maddidir, varsıllığın ve paranın gücü,
Makamdır, yetkinin gücü,
Fizikseldir, kas gücü.
Aklın gücü bilgiye dayanır,
Bilgili, bilinçli olan kadın güçlüdür.
Maddi güç, akla ve bilgiye dayanır,
Aklı ve bilgisi ile çalışan kadın maddi açıdan da güçlüdür.
Kadın bilgi sahibi olduğu alanda,
Yönetici ve makam sahibi de olur,
Yetkinin gücünü de kullanır.
Fiziksel güç ise her insanda farklıdır.
Kadın ya da erkek aynı güçlere sahipler ama,
Fiziksel şiddeti yaşayan kadınlar oluyor yaşamda.
*********
Geldik fiziksel şiddetin nedenine.
Her insan sahip olduğu güçle,
Bulunduğu ortamda veya toplumda öne çıkmak ve egemen olmak,
Kişileri veya toplumu kendisi yönlendirmek ve yönetmek ister.
Bilgi sahibi olmayanın kullandığı güç ise,
Fizikseldir, kaba kuvvettir, şiddettir.
Aklıyla var olamayan,
Kaba kuvvetle ve şiddetle var olmanın aczi içindedir.
*******
İlk çağlarda bilginin yokluğunda,
Yaşamak için erkeğin fiziksel gücü geçerliydi.
Bilgi çağına ulaşan dünyada ise,
Erkeğin fiziksel gücünü ve şiddeti kullanması,
Geri kalmışlığın bir göstergesidir.
Aile içinde ya da toplum yapısında,
Kadını insan olarak görmeyen,
Eğitimsiz bırakarak kadının bilgili ve güçlü bir insan olmasını engelleyen,
Çalışma yaşamından, toplumsal ve siyasal yaşamdan dışlayan,
Toplumcu, üretken ve paylaşımcı niteliğini yaşama katmayan…
Anlayışa sahip kişilerin var olduğu ve yönettiği ülkeler,
Geri kalmışlığın karanlığını yaşayan ülkelerdir.
*********
21yy dünyasında,
Kadını erkekle eşit bir insan olarak görmemek,
Egemen olmak için kadına şiddet uygulamak,
Şiddeti kullananı onaylamak ve sessiz kalmak,
Bir insanlık suçudur.
*********
Bugün ülkemizde kadınlarımıza uygulanan şiddet,
İşlenen kadın cinayetleri ve katillere gösterilen hoşgörü,
Kız çocuklarının temel eğitimden bile uzak tutulması,
Kadınların kıyafetinden çocuk sayısına kadar,
Kişisel yaşamlarına müdahale edilmeye çalışılması,
Kadınlarımızı evin dört duvarına kapatma çabası,
Kadınların haklarına sahip çıkmasının bile şiddetle engellenmesi,
Demokratik laik hukuk devletini yok etme,
Ve Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş dünyanın dışına taşıma,
Amacının karanlık adımlarıdır.
Bu sürecin karşısında durmak,
Kadın, erkek her insanın ve yurttaşın,
İnsanlığa ve çağdaş geleceğimize karşı görevi ve sorumluluğudur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 yıl önceki sözleri bugün geçerlidir.
“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşmuştur.
Mümkün müdür ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin?
Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”
kısmı göklere yükselebilsin?”