ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

             Altılı masa dünkü toplantısında uzun maddeler içeren bir liste yayınladı, içeriği doldurulur mu, doldurulmaz mı bilemem ama bu kadar maddenin hepsini toplasanız bir tek “ Kürt sorunu” etmez; çünkü oraya dair tek madde yok!

              Yine de iktidara gelir de bunları uygularlarsa Türkiye açısından bir ara nefese vesile olur, aksi takdirde her zaman olduğu gibi bu ülkede ipi eline alanın verdiği sözü nasıl çizdiğini, işi

“ dün, dündür; bugün bu gündür “ yokuşuna sürdüğünü defalarca görmüş, yaşamışızdır!

             Bu maddeleri uygulamak bile birçok açmazın önünü açacak işaretlerdir. Eğer içine biraz cesaret de katarlarsa bu ülkenin hiç bir sorunu çözülmeyecek değildir!

Yeter ki herkes içindeki savaş canavarını öldürsün!

             Yok, eğer Kürt sorununu yedekte tutup, burada iktidar devşirilecekse geçmişteki örneklerini hatırlatayım;

             Öcalan getirildiğinde yer, yerinden oynamıştı ve ülke medyasının attığı başlıklara baktığınızda sorun bitmiş, artık herkes işine dönmeliydi!

Ecevit, bunu seçim malzemesi yaptı ve oradan iktidar devşirmeye çalıştı!

Peki, gerçek ne idi!

              Örgütün kurucusu artık elinizdeydi ve yirmi yılı aşkındır da cezaevinde, gerisini boş verin, yirmi yıldır bu sorunda bir tek adım illeri gidildi mi?

Ardında kayyumlar, fezlekeler, tutuklamalar ve daha neler, neler...

Gittikçe derinleşen duygusal kopuş ve bir türlü toparlayamadığınız saçtıklarınız..!

            Gelelim asıl meseleye; eğer altılı masa bu maddelerin altını doğru bir adayla doldurursa neden olmasın?

            Bir taraftan dünyanın gitmesini istemediği Erdoğan, diğer taraftan emperyal dünyaya resti çekecek iç akıl!

              Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan’ın kartları istediği gibi olmayacak ve altılı masa bariz bir hata yapmazsa Türkiye yedi ay sonra başka bir güne uyanacaktır!

Bu ülke insanının bir arada oturup, ülkenin güzelliklerini hayata geçirmek adına bir gün..!

**********

KADINLAR GÜNÜ MÜ DEDİNİZ?

 

 Günde ortalama beş kadının öldürüldüğü bir ülke vatandaşıyım!

Belki daha fazladır ama biz basına yansıyan üzerinden konuşalım!

Seksen beş milyonluk bir ülke ve seksen bir ili var.

Hele bir bakın kaç tane kadın Vali ve Kaymakam var?

Ya da kaç tane Belediye Başkanı?

Ya parlamento?

Sadece altıda biri kadın ve bunların üçte biri zaten istenmeyen partiye ait!

            Bu ülkede kadın rahatlıkla sokağa çıkıp dolaşamıyor ve istediği kıyafeti giyemiyor ve kıyafet tecavüzcülere savunmada iyi bir tahrik malzemesi!

             Küçük yaşta tecavüze uğrayınca, tecavüzcüsüyle evlendirilmek gibi daha beter bir vahşete mecbur bırakılıyor!

             Ne yapsın o da, ancak böyle namusunun kurtulacağına inandırılıyor ve ömür boyu sıralı işkenceler onu bekler de, kimse sesini duymaz!

Duysa ne olacak?

Kuyruk sallamasa tecavüze uğramayacaktı!

             Ömrünün geri kalan kısmını kötü kadın olarak tamamlayacak ve belki de erken ölmesi, dualarının kabulüdür!

Şimdi bir sürü süslü laf duyacağız!

Ben bu tür laflara hiç bir zaman inanmam ve inanmadım!

Ben görünür olana bakarım!

Yukarıda saydığım tabloya bakarım!

O tabloya itirazınız varsa buyurun sizi dinleyeyim!

İşte o tabloyu yaratanlar utanmadan savurup üfleyecekler!

Vay “ cennet anaların ayağı altındaymış, kadına kalkan eller kırılsın mış...” falan!

             Bunu diyenler önce ellerini kırsınlar! Yani resmî ağızlar ve ülkeyi bir kadın cehennemine çevirenler!

Siz hala tek ayakla dünya ligine sıçrayacağınızı mı zannediyorsunuz?

Yaşam iki ayaksa, biri kadındır ve siz o ayağı kesip atmışsınız!

O ayağı kesince tek ayakla ancak “ seksek” oynarsınız!

Oynuyorsunuz da!

Üstelik düşe kalka ve toza çamura bulanarak!

Ben burada bu gün vesilesiyle “ gün görmeyen kadınların” sadece acılarını paylaşıyorum!

Bir eli balda, bir eli yağda olanların dilek ve temenniye zaten ihtiyacı yok!!

**********

ŞÖYLE BİR GERİYE YASLANIN

 

             Bir yerde çok söz tekrarı varsa bilin ki zihin tekrar edilen o söze şartlandırılmıştır ve o söz aynı zamanda korku limanıdır, oraya sığınarak vaziyeti kurtarmaktır!

            Dünyanın hiç bir yerinde bizde olduğu kadar “ vatan, bayrak, din, iman” diye günde yüz kez tekrarladığımız bir ezber yoktur!

             Yanlış yapan politikacılar, yanlışlarına böyle sözleri örtü yapmazlar. Zaten yaparlarsa defolu mal gibi ayıplanırlar!

            Yine dünyanın hiç bir yerinde farklı din ve kültür mensuplarına “ biz kardeşiz “ palavraları yoktur!

             Olmadığı için herkes liyakatine göre işe girer, işinde yükselir, Vali, kaymakam ve daha niceleri olur; kimse düşüncesine rengine bakmaz, işinin hakkını veriyor mu ona bakar!

Ya biz de?

              Övündüğümüz yüz yıllık cumhuriyette nedense Aleviler vali, Kaymakam, Emniyet müdürü olma zekâsına bir türlü erişemediler; kardeş işte!

                O bir tarafa, bilinçaltına yerleştirilen yüz yılların kirliliği her yerde ansızın patlıyor. Geçmişte kimi sunucuların Alevileri itham eden çirkinliklerine, devletin üst makamları da eşlik etti; Cem evi talepleri, “ cümbüş evi “ olarak karşılık buldu!

              Dün sözüm ona bir öğretmenin çocuklara söylediği o söz bilinçaltımızın boyutunu gözler önüne seriyor!

İşin acı tarafı bu ve benzeri itham, katliamlara sadece Aleviler tepki göstersin diye bekledik!

             Yok, işte, kardeşlik olacaksa buna tepkiyi önce Sünni kardeşimiz verecek ve herkesten daha çok ses çıkaracak; yoksa öyle “ aa, çok ayıp “ diyerek geçiştirmek suça ortaklıktır!

              Eğer mahallede komşuya yapılan çirkinliğe sırt dönüyorsak bu birinci ayıptır ve “ bana neci “ bir toplum işte tam şu an düştüğümüz vaziyet gibi olur. İnsanı öteki, herkes istediği yerden yağmacı, berikilere her şey süt, liman; ötekinin canı cehenneme!

             İşte bu nedenledir ki bir türlü bir ve beraber olamıyorsun, tıpkı yüz yıldır bir türlü devlet olamadığın gibi!

              İçinde hak yok, hukuk yok, adalet yok; çetenin, mafyanın günü birlik hesaplaştığı bir çete arenası!

Niye?

Çünkü bu topraklara hiç bir zaman demokrasi gelmedi!

Taşıdığın zihniyetle, demokrasi ters orantılıdır ve şimdi sözünden bile irkiliyorsun!

Geriye ne kaldı?

               Yalan, dolan, iftira, bankaları yüzde dört yüz kar ederken, inim, inim inleyen bir halk ve ne acıdır ki o halk çok mutlu!

Allah zeval vermesin...

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.