1. Alevilik
2.CHP
Konuyu açacak olursak; defalarca burada görüşlerimi yazım ve Aleviliğin İslam la yakından uzaktan alakasının olmadığını da!
Bundandır ki devlet, Aleviliğin içini boşaltmak için projeli bir mühendislikle “ Alevi İslam inancı” denilen bir uydurukluğu devreye soktu, bunun savunucularının da Alevilikte nasıl samimi olduklarını söylemeye gerek yok!
Bu konuda sosyolog İsmail Beşikçinin çok ön açıcı değerlendirmeleri var. Bunlar yerinde ve karşılığı doğru konmuş değerlendirmelerdir.
Sümer ötesi bir yaşam biçiminin Arap yarımadasında ki inanç değişimlerinden dolayı ortaya çıkan baskıcı ve katliamcı anlayıştan dolayı taraf olmak, taraf gibi görünmek; ya da karşı bir anlayış koyarak kendini savunmak durumu ortaya çıkmıştır.
Bunun en bariz örneği, Alevilerin “ biz ehlibeyt soyuyuz, asıl İslam biziz “ benzeri, gerçekle alakası olmayan durumdur ki, sadece komik düşer!
Bir kere “ ehlibeyt” soyu diye bir şey yoktur.
İslamiyet’te soy erkek çocuk üzerinde yürür ve Muhammet peygamberin erkek çocuğu yoktur!
Bu konuda ki geçmiş yazılarımızı okuyanlar anımsarlarsa “ Alevilerin İslam ın beş şartından hangisini yerine getirdiklerini” sormuştum!
Bu beş şartı yerine getiriyorsan sen ya şii, ya da İslam’ın diğer mezheplerinden birisin. Yani Alevi değil, Sünni sin!
Konu çok ama çok geniş; şimdilik burada kalsın; gelelim ikinciye; CHP’ye; yine anımsamanız lazım, yazılarım da “Türkiye’de diğerleri partidir, CHP devlettir” dediğim bir tespit!
Evet, CHP geride bıraktığımız yüzyılın devletiydi ve son yirmi yılda AKP’nin tüm çabası CHP’yi devletin içinden sökmek oldu. Çünkü tüm çabası kendisini onun yerine koymak!
Anadolu’da güzel bir söz var “ bir kazanda iki kelle pişmez” diye!
Sizce?
***********
HAYROLA NEDEN PANİKLEDİNİZ
Sistem çarpık kapitalizmin posta zar atma alanı olunca, kumarın oyuncularını bulmak zor değil!
Kumar oynayan öyledir, kaybettikçe daha çok öfkelenir, öfkelendikçe sinir sistemi bozulur, cebinde ki gitmiştir ama o hala kumarda kazanacağının kerametine inanır!
Yakanmış olaydır. İlçede kumar oynayanlarla kimse baş etmez, hal gidişat vahim bir durum alınca kemik kıran başçavuşu ilçeye atarlar, kumar oynayanların canına okumakta meşhurdur!
Gelir ve gerçekten ilçede kimse korkudan kumar oynayamaz ama hastalık bu, kumarcılar oturup bir çare ararlar ve bulurlar da!
Kahvehaneye giren baş çavuş masada dört kişi ve her birinin önünde bir kesme şekerin olduğunu görünce sorar “ ne yapıyorsunuz öyle, ne düşünüyorsunuz “ diye merakla sorar!
Biri şekerden kafayı kaldırır, baş çavuşun gözüne alaycı bir şekilde bakar; “ kumar oynuyoruz “ der!
Baş çavuş “ hani kağıt yok, taş yok, nasıl kumar oynuyorsunuz” der!
Adam; “ bak başçavuş, her birimizin önünde bir şeker var, bekliyoruz hangisine sinek konarsa o kazanır..”
Altılı masa bir kumar maşasıdır! Bir türlü anlaşamadıkları belli. Bence önlerine bir kesme şeker koysunlar, sinek hangisine konarsa aday odur!
Şimdi HDP çıkış yaptı diye, HDP ye kızıyorlar!
İlginçtir, sokakta kumar masasından medet bekleyenlerde aynı!
O masada yüzde bir, iki karşılığı olanlar memleketin sahibi, yüzde on iki oyu olan HDP şamar çocuğu!
İsmini bile anmaya korkacaksın, iktidar cenahı ile birlikte gün yirmi dört saat küfredeceksin; sonra “ vay efendim!”
Bilmiyorum bu durumda HDP ye ne oluyor?
Kaybedeceğin daha ne kaldı ki?
Hazine yardımın kesilmiş, kapatılacağın da gün boyu ortada ve tepende leşe konacak kuzgunlar dolaşıyorken neyin peşindesin?
Şimdi sorsan ağzıma biber sürecekler “ sen ne diyorsun, öyle bir durum Erdoğan’a yarar” diye!
Yarasın!
Benim nefes almamam için tüm alanları kapatacaksın, ne oyuna, ne de kenarda seyirci olmaya dahi tahammül etmeyeceksin , sonra üstüne bir de tehdit “hıı..” diyerek sopa sallayacaksın!
Bence iyi de ediyorsun!
Sana yanaştığında başına nelerin geleceğini o masadaki kurdun dişlerinden görmeyen bir HDP yi de anlamıyorum!
Şimdi soracaksınız “ peki, ne yapmalı?”
Belediyelerini aldılar, vekilleri içeride, sayısız üyesi tutuklu, ya da hükümlü. Şimdi kapatılırsa siyaset arenasında yetişmiş tüm kadrolarına da yasak gelecek. “ Eee, geriye ne kaldı?”
“ Türkiye’ye demokrasiyi biz getireceğiz “ masalı!
Canım benim, bu masaların başındaki hiç bir kumarbazla demokrasi falan gelmez!
Hepsi biri birine hile peşinde, hepsi sinirden ve öfkeden çıldırmış durumda, sonuçta tüm hesapları da sana ödetme peşindeler!
Bence onlar kapatmadan siz kapatın gidin ve oturun bir köşeye kumarbazların kavgasını seyredin!
Daha sinek havadayken nasıl kapmaya çalışıp, vatan, millet naralarıyla biri birlerini erdiğini görün!
Demokrasi getireceklermiş!
Olur, olur, şimdi sayıları on milyonu aşan ve içinde ha bire çoğalıp duranları da demokrasi inşası için getirdiler!
Vay ülkem!
Bu kadar aklı yetmezle, bu kadar kumarbazla nasıl baş edeceksin?
Dün bir lira daha ucuza satıyor diye belediyenin ekmek satış büfelerinin önünde uzun kuyruklar oluşmuştu. Hepsi yaşlı ve emekli insanlar. İçim parçalandı. İçlerinden biri “ sen bilirsin ne olacak bu halimiz “ dedi!
Garibim, beni memleketi yöneten sanıyor!
İki laf etsen, bu sefer herkes kendi kumarbazına sahip çıkıp, kavga edecek!
Neme lazım?
Allah kuyruk acısı vermesin?
*************
BİR MEMLEKET NİYE KANAR
Kanar işte!
Tüm işlerinde, tüm davranışlarında samimi değilse kanar!
Bu tür durumlarda kan yücedir ve herkesin sığındığı limandır!
Korkunun, sinmişliğin, ikiyüzlülüğün, keseyi doldurup “gerisinin canı cehenneme” dediğiniz yerde hiç bir kanamayı durdurmazsınız!
Dünya ülkeleri ile kıyasladığımızda nasıl bir yerde olduğumuzdan haberimiz yok!
Bu yerde hala “ vatan-millet “ edebiyatı yapıyoruz ve elin insanı yeni gezegenlere kapağı atmayı düşünürken, elinde kalan tek sermaye bu!
Bu ülkenin temel sorunu demokrasidir. Onu çözmediğiniz sürece hiç bir sorunu çözemezsiniz ve dahası beklenmedik sorunlar gelir kucağına oturur!
Şimdi ben değil, siz söyleyin “ yüz yıllık cumhuriyette demokrasinin olduğu bir tek günü?”
Lütfen!
Sadece tarihini söyleyin, yeterli!
Darbeler, katliamlar, asmalar, kesmeler, faili meçhullerin olduğu bir yer de hangi demokrasiden dem vurursunuz?
Şu an içinde bulunduğumuz ekonomik çıkmazla nasıl bir demokrasi inşa edeceksiniz?
Bu ekonomiyi hangi akıl, kim düzeltecek?
İster mevcut iktidar yeniden devam etsin, ister yenileri gelsin, sağlıklı bir program uygulasalar bile bu enkaz on yılları bulur!
Şu an işçi, memur, emekli, sade vatandaş, tıka basa cezaevleri, ekmeğinden edilmiş KHK’ lılar, daha sayamayacağım çok örnek bu enkazın altında can çekişiyor!
Gaz, tuz bilmem neler bulduk” diyerek fakire umut pompalamakla kimsenin karnı doymuyor ki... Velev ki buldunuz; dünya liginde sıralamanız mı değişecek?
Öyle olsaydı petrol zengini Arap ülkeleri bilim ve teknoloji de bir numara olurdu!
Demek neymiş efendim; önce demokrasi! Demokrasi olmadan parayı da ağız tadıyla yiyemezsin, çünkü gölgeni sürekli takip eden bir diktatör vardır!
Şu an en cesaretli lider olarak Ali Babacanı görüyorum. Ne kadar samimi, bilemem!
Bu ülkede benzerlerini söyleyip te geldikten sonra bize kan kusturanları bildiğim için; ürkek ve mesafeliyim!
Sorunları çok iyi tahlil eden bir program açıkladı!
Bence altılı masanın önünü açacak bir adaydır!
Bu geçiş dönemini heba etmemek adına ve hataya yer vermemek adına!
Bu işin şakası yok; dayatmalarla, kendini darı ambarında görmekle nasıl bir uçuruma yuvarlandığımızı gördüğümüz de, artık çok ama çok geçtir..!
***********
Şu emekliler meselesi!
Yüzde yirmi beş zam azmışta, enflasyon da gerçek rakamlar yüzde bilmem kaçmış da...!
Eee, var mı daha söyleyeceklerin?
Günü birlik aykırı yönlere ne için yürüdüğü belli olmayan bir insan kalabalığında olmaktan daha acı verir hiç bir şey yok!
Seçim sandığına koşarken bütün aile efradına baskı yaparak adrese teslim yere yüzde yüz oy veriyorsan, bu yüzde yirmi beşi öp başına koy!
Vermese ne yapacaksın?
Gerçi önüne sürdüğü devasa kazıkları hesaplasan hiç bir şey vermediğini anlarsın ama nerede onu çözecek akıl?
Anlamıyor işte!
Ülkenin nasıl idare edildiğinden haberi yok!
Başkan’ın ve başkanlık sisteminin ne olduğunu bilmiyor, böyle giderse ömür boyu da bilemeyecek!
Çünkü elinden ekmeği alınmış çocuk gibidir; sürekli gider fırının dibinde ekmeğe bakıp ağlar!
Kendisine bunu yapana da asla laf ettirmez!
Çünkü açlığı şükrederek ber taraf edeceğine inandırılmış!
Çünkü “ lider ne derse odur, lider benim irademdir” diyerek aklını, insanlığını kişinin kılıcına teslim etmiş bir anlamsızlıktır ve sorsan bir de “ insanım” der!
Kusura bakmayın, hiç kimse benim iradem değildir!
Hele “ yanlışıyla, doğrusuyla liderim benim irademdir”’diyenlerden tiksiniyorum!
Ne demek “ yanlışıyla!”
İşte böyle yanlışlara aktığınız için, böylesine bereketli topraklarda ömür boyu açlık çekmişsiniz ve sürekli gözler birinin ellerinde ki üç kuruş para versin!
Mübalağasız söylüyorum; dün en az otuz emekli ile yolumuz kesişti ve sohbet ettik!
Biri hariç, diğerlerinin hiç biri ömründe kitap okumamış!
Bir de “ okuyuşta ne olacak “ demezler mi?
Hiç bir şey olmaz!
Sadece yediğin zam kazıkları ile eline verilen üç kuruşun muhasebesini yapamazsın ve sonra yıl on iki ay gökten bereket beklersin!
Tıpkı senden sonra gelecek yeni nesil gibi; protein ağırlıklı besinleri alamayacağı için karın şişecek, bacaklar incelecek ve bu durumda tepesine bir de fes inecek; eh tespihte benden, sallasın dursunlar!
Zaten yatırım yapılan insan türü budur; çok iyi de başardılar!
Hele cinayet sonrası “ liderim ne demişse odur” denince, kendimi nazi Almanya’sında hissetim!
Almanlar Hitlerden kurtuldu. Ruhu bizim buralarda dolaşıyor..!