ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

Biri, 30 yıldır kalbimizde yaşıyor!

Diğeri, günümüze ışık taşıyor!

          Biri, 30 yıl önce laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olanlar ve onların yerli işbirlikçileri tarafından hunharca katledildi…

Diğeri, aynı anlayışın bugünkü uzantıları tarafından horlandı, eziyet edildi…

Biri, hırsızlıkların, yolsuzlukların, katillerin üzerine kalemiyle korkmadan saldırdı.

             Diğeri, ülkeyi satanların, tüyü bitmedik yetimlerin rızkını yiyenlerin üzerine sanatıyla yürüdü…

İkisi de Türkiye için büyük bir şans!

Korkmadan ve sinmeden, canları pahasına ülkemiz ve yurttaşlarımız için mücadele ettiler.

Birini malum katiller öldüremediler!

Diğerini, yaşına bakmadan, halkın sevgisini umursamadan mahkeme koridorlarında çile çektirmelerine rağmen susturamadılar…

****

Uğur Mumcu Kuvvayiciydi. Kalpaksız kahramandı!

Onurunu satmadan ülkeyi soyan “siyaset-tarikat-ticaretin” üzerine gitti.

Hırsıza hırsızsın diyen cesur yazardı!

Ülkenin dürüst, ahlaklı, laik demokrasiden yana olanların kalbinde taç oldu…

Unutulmadı…

Müjdat Gezen ise 70 yıllık sanat yaşamında bir kez bile düşündüğünü ifade etmekten korkmadı.

             Sanatından taviz vermedi, ülkeyi kendileri için kullananları, emekçi sınıfı sömürenleri sahnede seyircisine göstermekten geri durmadı…

            Ülkeyi tarikatlara peşkeş çeken siyasetçiye aydın namusuyla “gayri millisin” diyebilen onurlu bir duruş sergiledi…

             Yani her ikisi de Türkiye’nin temel taşları olup, ilkeli duruşun, onurun, erdemin, ahlak ve çağdaşlığın örnek değerleridir…

Uğur Mumcu’yu bugün bir kez daha özlem ve saygıyla anıyoruz…

           10 gün önce halkın muhteşem desteğiyle 70 yıllık sanat yaşantısına ara veren Müjdat Gezen’e “Sen Türkiye için bir şanssın! Yaşadıkça, aydınlık düşüncelerin ve sanatınla modern ve çağdaş bir ülkede yaşamamıza katkı sunacaksın!” demek isterim…

****

Her yıldönümünde Uğur Mumcu’yu saygıyla anarken, “Türkiye için yaptıklarını” yazar ve söyleriz.

Ancak düşüncelerini yeterince anlatabilir miyiz? Ya da anlar mıyız? Burası şüpheli…

           Bugün yaşadıklarımıza, sağduyuyla bakar ve biraz da ciddiyetle irdelersek onun düşüncelerini ve göstermek istediği yolu daha iyi kavrayabiliriz!

           Bilerek ve umursamazlıkla önlerine konan belgeleri görmezlikten gelen bürokrat ve siyasilerin ülkeye yaptıkları kötülükleri de daha iyi anlarız…

Aradan 30 yıl geçti. Mumcu’nun bilinen gerçek katillerini hâlâ bulamadık!

Bırakın katilleri, azmettiriciler önümüzde dururken bile gereğini yapamadık…

          Güldal Mumcu yazdığı “İçimden geçen zaman” adlı kitabında Türkiye’nin kirli tarihiyle ilgili önemli noktalara dikkat çekiyor…

            Bilindiği gibi; her devlet, terörü ortadan kaldırmak, vatandaşlarını korumak için istihbarat yapar. MİT de ülkemizin istihbarat kuruluşudur.

            Zamanın MİT Müsteşarı Teoman Koman, 1992 Temmuz’unda gazetecilerle yaptığı toplantıda; “toplumda sansasyon yaratacak şahıslara yönelik suikastlar düzenleneceği” bilgisine ulaştıklarını kaydetmiş, “hatta içinizden biri hedef olabilir” dedikten sonra, “AMA BİZ ÖNLERSEK BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ” açıklamasında bulunmuştu.

              Ve ne yazık ki, bu konuşmadan 6 ay sonra, 24 Ocak 1993 günü Teoman Koman’ın söz konusu toplantıya katılanlardan biri olan UĞUR MUMCU bir suikast sonucu öldürüldü…

Güldal Mumcu soruyor!”

BİLİYORDUNUZ DA NEDEN ÖNLEMEDİNİZ?

 

            Güldal Mumcu ekliyor; “Uğur’un öldürülmesinden sonra benim bilgime başvuran DGM Askeri Savcısı Ülkü Coşkun’un “Bu işi devlet yapmıştır. Siyasi iktidar isterse çözer” sözü ne anlama gelmektedir? Yani devlet denen aygıt her şeyi görüyor, biliyor, izliyor, gözlüyor ama önleyemiyor! Öyle mi?!”

****

Ülkü Coşkun’un bu iddiası üzerine de hiç gidilmedi…

            "Bu ülkede faili meçhul cinayet var mı?” diye soranlara “Susurluk Komisyonu’nda açıklanan 17.547 faili meçhul cinayet iddiasını da bilerek” evet demek yanlış olmaz!

Bu durumun nasıl olduğu? Sorusunu da gelmiş geçmiş tüm yetkililere sormak gerekir!

             Ayrıca, hukuk devletinde Ülkü Coşkun’un bu vahim ifadesinin neden gereği yapılmadı sorusunu sormak hepimizin görevidir…

              Ayrıca; “Polisin, bazı konularda ABD yetkililerini gizlice bilgilendirdiği, Ergenekon Davası’nın içeriği ve sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeleri paylaştığı, Yaşar Büyü kanıt’la ilgili CD’leri verdiği Wikileaks belgelerinde ortaya çıkmıştı.

Bu durum, ülkemize bulaştırılan bir “kirli yapıyı” gözler önüne seriyor…

****

             Unutulan ama irdelenmesi zorunlu olan Wikileaks belgelerindeki Türkiye, şayet belgeler doğruysa, ülkemiz süratle sömürgeye dönüştürülüyor demektir…

Bu vahim bir durumdur.

            AKP iktidarı bugüne kadar “Ergenekon, Rıza Sarraf, Halk bank, Fethullah Gülen ve şimdi de Sezgin Baran Korkmaz konularında ABD yetkililerinin bildiklerini kamuyla paylaşmadı.

Halkın bilmediklerini ABD biliyorsa, ortada çok ciddi bir sorun var demektir…

              Bu yapıyı teşhis etmek kadar, yapının yaşamasına neden olan kaynaklarında kesilmesi için kararlı ve cesur olmak gerekir!

Bunu yapabilir miyiz? Yapabiliriz!

Hukukun üstünlüğüne inanan bir devlet anlayışıyla bu kirli oyunu bozabiliriz!

            Ancak bazı siyasilerin bağlantılı olduğu dış güçler hatırlanınca, bu oyunu bozmanın kolay olmadığı açık…

****

            Olayları bilerek değerlendirebilirsek, Uğur Mumcu, Hrant Dink ve katledilen aydınlarımızla ilgili soruların cevaplarını bulabiliriz! Meçhul olmayan faillerini yakalayabiliriz!

 

Aklımızı kullanmanın zamanı geçiyor!

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.