Masadaki oyun…
Önceden çok iyi çalışılmış ve hatta ‘Üst akıl’a da danışılmış bir oyun, TBMM’nin açılışı olan 1 Ekim’den bu yana Cumhur İttifakı tarafından oynanıyor…
Şayet toplumsal muhalefet uyur ve gereğini yapmazsa, bu oyunun sonu ülkemiz için çok da iyi bitmez!
∗∗∗
Hatırlayalım, önce HÜDAPAR Genel Başkanı, sonra Meclis Başkanı Anayasanın kırmızı çizgileriyle oynanacağını dile getiren açıklamalar yapmıştı…
Bilinçli olarak yapılan ve toplumun sinir uçlarını yoklayan bu açıklamalar, beklendiği gibi büyük bir tepkiyle karşılanmadı…
Ardından “kimilerine göre devrim yapan, kimilerine göre ilkelerini satan” sarsıcı bir açıklama geldi…
MHP Genel Başkanı Bahçeli; “Abdullah Öcalan’ı Meclise davet ederek DEM Parti Grubunda PKK’nin dağılması talimatını” vermesini istedi! “Elini tesadüfen değil, düşünülerek uzattığını da” sözlerine ekleyerek…
∗∗∗
Sonra, Mardin, Batman, Esenyurt ve Halfeti Belediyelerine atanan kayyumlar, Başkanlar için telaşla yapılan suçlu olduklarına dair açıklamalar, gizli tanık ifadeleri, içeriği çok inandırıcı gelmeyen dosyalar, sonradan bulunduğu iddia edilen suç belgeleriyle mahkûm edilmeye çalışılan siyasiler…
Sabıka kayıtları olmadığı için YSK tarafından aday yapılan belediye başkanları, seçildikten sonra terörist ilan edildiler…
Dahası, Cumhurbaşkanı yardımcısının yanında “barış insanı” olarak güç almaya çalıştığı Ahmet Türk ve arkadaşlarını, “ne idüğü belirsiz kişiler” olarak nitelediler…
Şimdi, Kürt kökenli yurttaşları aşağılayan, verdikleri oya saygı duymayan, hukuku yok sayan bir anlayış sergileniyor! Kürtler için onur kırıcı sözler ediliyor…
∗∗∗
Bahçeli’nin “bebek katili” diye yıllardır düşmanlık yaptığı, hatta asılması için meydanda ip attığı, Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıya önce MHP’liler şaşırdı!
Ülkücü camia sustu! Ve Erdoğan bu açıklamalara yeterince destek verdiğini de göstermedi… Durumdan vazife çıkaran hızlı AKP’liler Erdoğan’ın, “Bahçeli’nin açıklamalarından haberi olmadığı, tezviratını yaparak durumu düzeltmeye çalıştılar…
Bugüne kadar Erdoğan, devlet adamı olarak Bahçeli’yi övmesine rağmen, Öcalan’la ilgili açıklamasına hiç değinmedi; destek ya da köstek olacağını söylemedi…
Bazı aklı evveller AKP’yi, “Mehteran bölüğüne” benzetirler.
“Bir söz söyler, destek almazsa geri döner” derler!
Bu düşüncede olanlar mehter takımını hiç görmemişler…
“Bölük, bir sağa bir sola döner ama hep ileri gider!”
∗∗∗
Nitekim geçen salı MHP Gurup Toplantısında Bahçeli, önceden hazırlanmış oyunun 2. Perdesini açtı!
Dedi ki; "Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle, birikimiyle bize göre tek seçenektir. Bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercihtir. Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olacaktır!”
Bu sözlerle, oynanan oyunun en vurucu noktasına gelindiğini gördük!
∗∗∗
Erdoğan, Bahçeli’ye 10 Kasım Atatürk’ün ölüm yıldönümü nedeniyle gittiği Anıtkabir’de şeref defterine yazdığı, “İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabbim ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye’ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz.” Sözleriyle yanıt verdi…
Dahası, “İki Ayyaş” diye seslendiği Mustafa Kemal Atatürk için, “10 yıl daha yaşasaydı Türkiye Cumhuriyeti bambaşka yerde olurdu” diyerek, Ata’nın erken ölümüne duyulan elemi dile getirdi…
“Timsah gözyaşları” deyimine örnek olacak bir davranış!
Edilen tüm sözlere bakılırsa, kahırlanılan durum, Atatürk’ün erken ölümüne değil, kendisinin 10 yıl daha iktidarda kalma hevesinin dışa vurumu olarak değerlendirilmeli…
Böylece oynanan oyunun ana fikri ortaya çıktı!
Olayların gelişim sürecine bakarsak, oyunun sonu düşündüğümüzden de çok tehlikeli olacak!
∗∗∗
Belli ki, oyunun sonu toplumu patlatacak!
Bu nedenle yurttaşları sindirmek için çok ağır yasalar getirmeye çalışıyorlar…
“Belden aşağı oyunu gerçekleştirecek yasa” Meclis’e geliyor…
Noterlik torba yasası içinde yer verilen, faşist anlayışın ilanı olarak AB tarafından kabul edilen, “ETKİ AJANLIĞI YASASI” olarak bilinen teklif, “casusluk suçu” kapsamı dışında olmak kaydıyla, “devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası” verilmesini öngörüyor…
∗∗∗
Özellikle Medya ve basın üzerinde baskı kurmak, düşünen ve düşüncesini ifade eden, iktidarın yanlışlarını dile getiren herkes, sınırı çizilmemiş, gerekçesi belirlenmemiş, içreğine keyfi yorum yapılabilecek bu yasaya göre cezaevine gönderilecek…
Yani, yurttaş olmanın verdiği anayasal hak ve özgürlükler, kullanılamayacak…
Çünkü vatandaşı, yargıyla korkutamadılar…
Sansür yeterli olmadı…
RTÜK sindiremedi…
Şimdi karşıtlarına, faşizmin en önemli gücü olan casusluk damgasıyla susturmak istiyor…
∗∗∗
Yakın tehlikeyle karşı karşıyayız!
AKP’nin saraydan gitmesine az kaldı…
CHP’de bazı kendini bilmezlerin aldıkları işaret gereği, en tehlikeli zamanda Kurultay istemesi, büyük aymazlık…
Umarım, tez elden akıllarını başlarına toplar ve bu fırsatın kaçmasına da neden olmazlar…