ASGARİ ÜCRET;
Albert Einstein’in Önemli bir sözü var her defasında aynı deneyi yapıp farklı sonuç beklemek aptallıktır diye … Türkiye’de çalışan nüfusun ezici çoğunluğu siyasal tercihini sermaye iktidarlarından yana yaptıktan sonra her yıl aynı tiyatral muhabbetle toplanıp dağılan asgari ücret komisyonundan insan haysiyetine uygun bir ücretin tespit edilebileceğine inanması saf olmanın ötesinde bir durumdur. Aynı durum Emekliler içinde geçeerlidir. Ülkemizde asgari ücretle geçimini sağlayan nüfus oranı % 40 ın üzerindedir. Dolayısıyla asgari ücret politikası genel ücret politikası haline çoktan gelmiş durumdadır. Batı ülkelerinde ortalama %4 olan asgari ücret oranı ülkemizdeki asgari ücret oranının 10 da biri kadardır. Asgari ücretli gibi nüfusun % 16 sına tekabül eden emekli ücreti de asgari sefalet ücreti haline getirilmiş bulunmaktadır. Mevcut durum nüfusun yarısını aşan emeğiyle geçinen toplumun ezicisi çoğunluğu için aşağılayıcı bir durumdur. Bu tablo tamamıyla bir tercih sorunudur. Hiç bir biçimde ekonomik verilerle yada kaynak sorunuyla ifade edilemez. Gelir dağılım tablosu adaletsizliği açıkça göstermektedir ki bir yandan kaynakların sermaye kesimine doğrudan transfer edilmesi, diğer yandan yolsuzluk ve savaş bütçesiyle emekçi kesimin sefilleştirilmesi kendi sınıfsal tercihiyle ilgilidir. Kendi refahı için kendi sınıfsal haklarına sahip çıkma ferasetini gösterme yerine,hamaset,ırkçılık, mezhep ve inanç afyonuyla sersemleşerek mevcut sefalet durumuna rıza gösterdiği sürece iflah olmayacaktır. Diğer bir neden De sendikal tercih ve örgütlenme kültürüyle ilgilidir. Nasıl siyasal tercihini kendini sömüren ve aşağılayan sağ sermaye iktidarlarından yana yapıyorsa, sendikal tercihini de iktidara yamanmış kendisini kandıran asalak, hain , işbirlikçi sendika(cı)lardan yana yapmaktan, örgütlenme ve mücadele hakkını kullanmaya cesaret edemediğinden kaybetmeye devam edecektir.