ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

Güç sizde!

41 yıl boyunca her vesile, Türkiye için temel sıkıntı olarak gördüğüm, yazdığım, söylediğim, tespit ettiğim bir gerçek var. O da şu;

“Bu ülkede insan ve zamanın değeri yok!”

Bu düşüncemi değiştiren bugüne kadar hiçbir yenilenme, değerlendirme ne siyasette ne de devlet aklında oluşmadı…

Aksine, bu düşüncemi daha da tehlikeli hale götüren bir gidişatın içinde debeleniyoruz…

Her gelen gün, geçeni aratıyor… Sorunlar öylesine ülkenin üzerine doğru geliyor ki durdurulamayan bir çığ yumağı tüm değer ve kaynakları yok ediyor…

 

Sadece değerleri değil, yaşamımızı da yok ediyor…

 

Bir yandan devlet eliyle, boş oturan, üretmeyen, yaşama marjinal değer sunmayan, kişiliği ve kimliğinin dahi farkında olmayan, cahil bırakılarak emeği ve aklı sömürülen, sadece ölümü bekleyen insan kümesi yaratılıyor…

Diğer yandan siyaset, bu niteliklerle yaratılan değersiz insanın ölümüyle ilişki kurmasına gerek duymuyor…

***

Oysa insan ve insanlık, korunması gereken önemli varlık…

Uzun uzun insanın değerlerinden, yaratılarından, çevre ve toplumlara yaptığı katkılardan, güzelliklerinden, dünyanın değişim ve gelişimindeki rolünden bahsetmek istemiyorum…

Yaşadığımız dünyaya verdiği zararı, sömürüye açık olan hırsını, kıskançlığı, ırkçılığını, kin ve nefreti çoğaltarak insanı öldüren sapkınlığını da anlatmak istemiyorum…  Kısaca insan, dünyada var olan her şeyle doğrudan ilişkili, iyi ya da kötü, aklı, zekâsı, deneyimi ve şüphesiyle yani bilgisi ya da cahilliğiyle dünyayı değiştiren, yanlışları ve de doğrularıyla, yararlı ya da zararlı olarak bulduğu teknolojilerle çevre, doğa ve insanlara, yeni süreçler, dönemler, uygarlıklar oluşturan güce sahip olan tek canlı olduğunun altını çizmek istiyorum…

***

İnsanlığın gelişimi zaman içinde olduğuna göre, zamanın boş bir beklenti ya da hoş bir yaşam tembelliği olarak görülmesi yanlış, ama bir gerçek…

Bu durum insanların  felsefeci Lafontain’in masallarındaki figürlerin doğruluğunu geçerli kılıyor…

Tabii; Yaşamın da bir süresi var!

Bu süre dolduğunda her canlı ölümü tadacaktır, bu nedenle zamanı iyi kullanmalı, hiç olmasa kendine kazanımlar sağlayacak bir anlayışla yaşanmalıdır…

Yani; “İnsan ve zamanın bir ülkenin en önemli zenginlikleri olduğu kabul edilmelidir!”

***

Bolu/ Kartalkaya’daki otel felaketi sonrası yaşadığımız vahim olayın, çok basit ve geçiştirilecek bir olay olmadığını, bugünkü siyaset erbabına anlatmalıyız…

Hoş! Siyasal İslamcılar, ne insana ne de zamana kıymet veren bir anlayışta olamazlar…

“Kadın erkek eşit değil” diyen “Talibanvari “bir aklın, “öldürmeyi canım istedi” diye yolda tanımadığı insanı öldürene ceza veremeyen bir yapının, “trafik kazasıdır” diyerek ölen çocuğu neredeyse suçlu çıkarak bir anlayışın, “Cihattayız her şey mübah” diyenlerin insana değer vermesini beklemek safdilliktir…

Gezi eylemleri sırasında öldürülen Berkin Elvan’ın annesini yuhalatan bir dilin, yapılan yanlışları sorgulayan genci orantısız polis baskısıyla korkutan bir aczin, insana değer vereceği, ülkenin geleceği düşüneceği, zamanı değerlendirebileceğini beklemek abesle iştigaldir…

Kaldı ki 7 Şubat depreminde kaybettiğimiz 60 bine yakın yurttaşımızın anısı ve geride kalan milyonlarca insanın 2 yıl boyunca çektiği sefalet ve acıyı duymayan bir yönetimin, insana değer verdiği zamana karşı yarıştığı söylenebilir mi?

***

Mecidiyeköy’deki inşaatta 33. kattan düşen 10 işçi, şantiyede yanarak ölen 11 işçi ve diğerleriyle hiç ilgilenildiğini duydunuz mu? Hepsi unutuldu

Yani; iktidar döneminde iş cinayetinde ölen yaklaşık 31 bin emekçi, güvenliği sağlanamayan 7 bini geçen kadın cinayetleri…  Hatırlayabiliyorlar mı?

Dahası; Van depremi mağdurları, sonra Mavi Marmara olayı, milyarlık Atatürk Havaalanının yıkılması, Geçmediğimiz, uçmadığımız, hasta olarak yatmadığımız halde halkı soyan, trilyonluk KÖİ ihalelerine verilen paralar…

Zaman ve insanının, AKP döneminde nasıl değersizleştirildiğinin birkaç örneği…

Eğer dokunulmazlıklar için “anayasaya aykırı ama “evet” vereceğiz denilmeseydi ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasına karşı çıkılsaydı, diğer genel Başkanlar tutuklanmazdı…

Düşüncesinden dolayı tutuklanan, gazeteciler, karikatüristler ve aydınlar sahiplenilseydi “Ümit Özdağ”’ siyaseten susturulmaya çalışılmazdı…

Haksızlığa karşı tüm toplumsal muhalefet aynı ağızdan karşı çıksaydı, yargı sopası hiçbir zaman işletilmezdi…

***

Giderek, anayasal düzenden uzaklaşıyoruz…

Laik demokrasi, sosyal hukuk devleti olmaktan vaz geçtik…

Sonunda aç, sefil ve yalnız kaldık…

Daha tehlikelisi çocuklarımıza ve gençlerimize bilimsel ve çağdaş eğitim yerine kaderci, okuduğunu anlamayan din eğitimi verilmesine müsaade ettik…

2 nesil, gerici, cahil ve çağdışı olarak yetiştiriliyor…

Kısaca yapılanlara bakılınca, bu ülkede insan ve zaman değerlerinin tam olarak yok edildiğini görebiliyorsunuz!

***

Bizi bu duruma sokan iktidarın, ivedilikle sorgulanması gerekiyor… Toplumsal muhalefet ve muhalif siyasi partiler bilmelidirler ki birlikte olma zamanı geçmektedir…

Uyuşturulan, işsiz ve aç bırakılan, daha da önemlisi umudu yok edilen toplum, patlamak üzeredir…

Türkiye’nin hemen seçime götürülmesi gerekmektedir…

Bu güç sizlerde var!

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.