KURTULUS HEP BİRLİKTE OLACAK
Doğduğum ocak ayı benim için, sevdiklerimi, aydınlarımızı kaybettiğim elem dolu bir ay oldu… Her yeni yıla başladığımızda Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Hrant Dink, Gaffar Okan ve Metin Göktepe gibi yitirdiğimiz güzel insanları anarım… Onları kalleşçe öldürenlerin aslında, Türkiye’ye ve insanlığa ihanet eden vahşiler olduğunu yüksek sesle dile getirir, yaşananların üzüntüsünü yaşarım…
∗∗∗
Şimdi de “Şubat ayı” için aynı duyguları hissediyorum… 2 yıl önce,6 Şubat’ı 7 Şubat’a bağlayan gece, Türkiye tarihinin en büyük ve en ölümcül felaketini yaşamıştık!
Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi vuran ve ağır hasarlar bırakan deprem felaketinde, 53 bin Yurttaşımızı kaybettik. Acıları ve anıları hala içimizde yaşıyor… Aralarında Atatürk’ün ülkemize miras bıraktığı Hatay’ın da bulunduğu ve hatta en büyük zararı gören il olduğu gerçeği, ayrı bir üzüntü kaynağı oldu…13 milyon kişinin yaşamını doğrudan etkileyen bu felaketin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen, yaşanan felaketin AKP iktidarınca yeterince ciddiye alınmadığını görmekse başlı başına bir vahşeti!
İnsan hayatına değer vermeyen bir iktidarın varlığı, bir kez daha kendini göstermişti. Devlet, “Körfez depremi” felaketi için yurttaşlardan para toplamıştı ama hiçbir hazırlık yapmamıştı… Bu nedenle, “Şubat 2023 depreminde” felaketin yıktığı kentlere ancak üç gün sonra gidebilmişti! O üç günde insanlar, enkaz altında ezilerek ya da susuzluktan ve soğukta donarak ölmüştü… Aradan 2 yıl geçti. Hala binlerce kişi çadır ve konteyner barakalarında yaşıyor… Evler ve okullar yapılmadı, yaralar sarılmadı… Hatta “insanlara ev yapıyoruz, okulunuz olacak, kira yardımı yapılacak, iş kurulacak” diye boş vaatlerle, yeni acılara, tepkilere, hatta ölümlere neden olundu… Dahası iktidar, kaybettikleri yakınlarını anmak ve onlara dua etmek isteyen acılı yurttaşların toplantılarını, polise verdiği talimatla zor kullanılarak dağıttı! Tam bir devlet şiddeti yaşatıldı… TV’lerde bir genç kız İktidara bağırıyordu; “Acımızı bize yaşatmadınız!”
∗∗∗
Bu günkü iktidardan başka bir şey beklenemez. İktidar olduklarından bu yana deprem, sel, maden vb. 25 büyük felaket yaşandı. Yaklaşık 94 256 kişi öldü, bugüne kadar bir tek sorumlu bulunmadı… Türkiye Laik demokratik sosyal hukuk devleti olmaktan çıkarıldı… Otokrasi yaşanıyor! Otokrasinin tanımı; “azınlık adına tek bir siyasi partinin siyasal erki elinde bulundurduğu bir yönetim şeklidir.” Aslında bu tanım tam da bize uymuyor! Çünkü bugün ülkemizi “tek bir siyasal parti” değil, “tek bir kişi” yönetiyor! Devletin verdiği tüm kararları ve devleti oluşturan tüm kurumları bu tek kişi belirliyor…
Zaten hukuk devleti olmaktan vazgeçilirse, yaşamdan da vazgeçilir… Hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerde can ve mal güvencesi de olmaz! Bakınız, iktidar sözcüleri “Deprem sonrası CHP verdiği sözleri yerine getirmedi” diyor… Bu nasıl olur? CHP iktidarda mı ki verdiği sözleri yerine getiremedi? Bu bir algı yönetimi. Bu mantık, Demirel’in meşhur “ağzı olan konuşuyor” sözünü anımsatıyor… Gerçekleri örtmek, çöken ekonomiyi gizlemek ve devletin peşkeş çekilen kaynaklarını saklamak adına millete alenen yalan söyleniyor… Ve bu yalanları ortaya çıkaran basını da yargı sopasıyla korkutup sindirmeye çalışıyor.
birgun.net yayın koordinatörleri sevgili Uğur Koç, Berkant Gültekin ile Sorumlu Müdür Yaşar Gökdemir yaptıkları haber nedeniyle adli kontrole tabi tutuldu… Hukuk devleti olmaktan vazgeçerseniz, yapılan eylemlerde ve söylenen sözlerde mantık arayamazsınız…
Bir örnek daha verelim; “Atatürk’ün askerleriyiz” diye bağıran ve” Laik Demokratik sosyal hukuk devletinin “tam bağımsızlığı için yemin eden Teğmenlerin, TSK’dan ihraç edildiği amorf bir karardan bahsedelim… TSK Disiplin Kurulu, bir yandan teğmenlerin, “Sıralı amirlerinin emirlerine uymadıkları” nedeniyle suç işlediklerini belirtiyor… Ve diğer yandan, “sıralı amirlerini yani komutanlarını teğmenlere emir vermedikleri için suçlu buluyor… Bu nasıl bir mantık? Ortada emir yok, olmayan bu emre uymayan ve o emri vermeyenlerin TSK’dan ihracı var! Tam bir kakafoni…
Bu zorlama kararı, bir fazla oyla verenler, kuruldaki Generallermiş! Kuruldaki Albaylar ise, teğmen ve komutanların suçsuz olduğunu karar şerhlerinde belirtmişler… Bu iddia doğruysa, işimiz zor! Ordumuzun üst düzey komutanlarının bu mantığıyla, ülkemiz, geleceğimiz ve torunlarımız nasıl güvende kalır?
Nitekim bu karar ülkede çok büyük infial yarattı. Özellikle TSK içinde! Eski ve yeni Silahlı Kuvvetler mensupları müthiş tepkili… Yaşadığımız Türkiye, bizim bildiğimiz ülke olmaktan çıktı. Çünkü bütün değerlerini kaybetti! Kaynaklar da emperyalistlere teslim edildi! Her gün ihanete uğruyor… Sahip çıkanı yok! Yalan, artık olağan oldu… Ahlaksızlık, değer kazandı… Hırsızlık, alkışlanan yetenek olarak kabul edildi…
Kurtuluş hep birlikte olacak!
Şimdi “Birleşme, laik demokrasi için dayanışma gösterme, hâk hukuk ve adalet için mücadele etme zamanı… Toplumsal muhalefet ülkenin son şansı! CHP, önderlik yaparak ve adayını üyelerine seçtirerek bu şansı, halkımız lehine çevirecek en büyük güç… Tek başına değil, ortak akılla hep beraber Türkiye’yi kurtaracağız…