DERİNLEŞEN YOKSULLUK.
Hükümetin enflasyonla mücadele biçimi tamamen toplumun alt sosyal kesimiyle mücadele biçimine dönüştü. Hükümetin mali politikalarını yürüten yetkililer işin kolayını bulmuşçasına pervasızca krizin bütün yükünü savunmasız yoksullara emeklilere ve çalışanlara yüklemeyi nihai çare olarak görmektedir. Hükümet adına enflasyonla mücadele politikasını yürüten maliye Bakanı; “enflasyonu düşürmeye başladık” diyerek kamu tasarrufu ve zengin kesimlerden kaynak bulma yerine, alt sosyal kesimlerden üst zengin kesime vergi ve zam yağmuru üzerinden doğrudan gelir transferi yapmayı enflasyonla mücadele politikası olarak adlandırmaya çalışmaktadır. Oysa uygulanmakta olan mali politikalar üzerinden zengin sermaye kesimi vergilendirilerek kaynak yaratmak yerine bu kesime vergi muafiyeti sağlayarak adeta palazlandırmaktadır. Diğer yandan kamuda yapılması gereken tasarruflar yerine de olabildiğince sınırsız yapılan israf ve harcamaların yükünü emekli ve çalışanlara yükleyerek “enflasyona ezdirmedik” dedikleri yoksul kesimi, emekliyi, asgari ücretliyi asgari sefaletin altına indirdiler. Dolayısıyla her geçen gün çalışanlar ve yoksullar aleyhine bozulan ve bilinçli olarak tercih edilen enflasyonla mücadele biçimiyle orta sınıf ortadan kaldırılırken, yoksulu yoksulluğun dibine, zengini de azami sefahatin üzerine çıkardılar. Çalışanlar ve yoksullar adına hak arayan sendika ve sivil toplum kurumları her türden hukuk dışı uygulamalarla şiddetle bastırılırken, zengin sermaye kesimi ise her türlü teşvik,vergi muafiyeti ve kamu ihaleleriyle güçlendirilerek gelir dağılımı adaleti dehşet verici şekilde bozulmaktadır.” Ağır ekonomik kriz ve yaşam yükünün altında ezilen toplumun memnuniyetsizliği arttıkça iktidar da toplumu hizaya getirmek üzere zor ve şiddet aygıtını devreye sokmayı tercih ederek totaliter bir rejime doğru hızla koşmaktadır.