Malatya basını doğu ve güneydoğuda ki illerin çoğundan çok daha aktif ve profesyonelce işini yapan gazetecilerle bilgili birikimli basın mensupları ile dolu dolu bir ilimiz di.
İdi diyorum çünkü Birilerinin 25 yıldır o koltuğu boş beleş işlerle uğraşarak meşgul etmesine rağmen onun o zavallı halini de yaşına başına sayarak kabul etmiş şekilde yoluna devam ederken son oluşumda ortaya bir şeytan üçgeni çıktı ve bu istikrarı birliği beraberliği bozdular.
Malatya da yazılı, görsel ve işitsel basın kurum ve kuruluşu birçok ilin iki üç katı fazlasıyla görev yapmakta.
Son birkaç yıl evveline kadar ufak tefek tartışmalar olsa da birlik beraberlik bozulmuyor yola hep beraber devam ediliyordu.
O süreçte basın kuruluşunun her hangi bir geliri yoktu üyelerde aidat bile toplanamıyor zaruri giderler seçilen yöneticiler tarafında karşılanıyor başta ki adam da sadece kariyer adına orada kalıyor bazıları da onun bu halinden faydalanarak başka entrikalar çeviriyorlardı.
Dediğim gibi bu dönemde para yoktu yalnız iktidar da olduğunda genel merkezce her üç ayda bir yapılan bir şehirde ki etkinliğe katılmak ve o etkinlik sırasında hayatında görmediği sosyal hayatı görmek vardı. Beş yıldızlı otellerde kalmak beleş bir kaç gün her şey içinde yaşama avantajları vardı ve bu şeytan üçgeni hep o hakları kendilerinden yana kullanır başka hiç kimseye haber bile vermezlerdi. Ancak birisinin çok önemli işi var ve gidemez ise başka bir arkadaşa söylerlerdi.
Aslında bu da bir saltanattı ve 25 sene sürdü halen de sürmeye devam ediyor.
Ne zaman ki para akarı devreye girdi zaten olmayan mertlik hepten bozuldu
Bütün bu şeytanlıklar devam ederken TOKİ de siyasi iktidarında katkıları ile ev işi ortaya çıktı.
Bu arada Malatya da basın yayın kurulu açıldı ve o basın kuruluşu en çok üyeye sahip olduğu için basın ilan kurumunda çok ciddi paralar almaya başladı.
TOKİ nin sözüm ona basın mensuplarına ve şehit ve gazi ailelerine ayırdığı evler bir müddet sonra basınla hiçbir alakası olmayan çarşıda pazarda olan yakın akraba eş ve dosta iddialara göre hava paraları ile ona buna peşkeş çekildi.
Arkasında her üyeden 250 tl ver sorma parası daha sonra da yine 100 tl yine ver sorma parası toplanıldı. Bu paralar ne oldu? Kim ne yaptı? Kime harcandı? Ya da harcandı mı? Duruyor mu? akıbeti belli değil soran yok soruşturan yok.
İşte tam da bu tür parasal işler ortaya çıkınca bu şeytan gibi düşünen üçgen asıl görevleri olan şeytan gibi işler çevirmeye ve akan suyu kendilerine döndürmek için iki misli entrikalar çevirmeye başladılar
Yaklaşan kongrede işi tam elde etmek için üçlü gizli gizli toplantılar yaptılar ve nasıl olsa rakip çıkmaz biz yine tek başımıza bu işi götürürüz diyerek gizli kapaklı karanlık düşünceler içerisinde işi götüreceklerini düşündüler.
Bu üçgenin üçü de aynı boyda aynı huyda ve aynı karakterde oldukları için bir birlerini de hiç sevmemelerine arkalarında birbirinin en kutsallarına bile küfredenler akçeli işlerde akçenin hatırına birleşiyorlar birleştiler ve işi götüreceklerini sandılar.
Ancak durum hiç te düşündükleri gibi olmadı son zamanlarını emlakçi gibi geçiren paraları bir şekilde cukka eden üçgeni üye sayılarının % 80 – 85 ini küstürdüler ayrı bir cemiyet kurmak zorunda bıraktılar o kurum kuruldu ve yoluna hiçbir şeytanlık katmadan devam ediyor.
Şu ana kadar TOKİ dâhil basın ilan kurumunda alınan paralar dâhil bu paraların nereye harcandığı belli olmadığı gibi son bayramlarda çıkarılan kurum adına çıkarılan matbuatında hesabı sorulduğu sorgulandığı kana atında değilim.
Gelelim bu güne. 24 Temmuz 107 yıl önce meşrutiyetin ilanı ile birlikte “ sansürün “ kaldırılması dolayısıyla basın özgürlüğünün elde edildiği bir gün. 1946 da da Türkiye gazeteciler cemiyeti ilk kurulduğu gün bu günü “ basın bayramı “ ilan etmiş ve o gün bu gün kutlanmakta.
Malatya da belediye başkanımız Ahmet Çakır 24 Temmuz akşamı basına bir kokteyl vermek için çaba sarf ediyor ve orduzu da ki bir mekânda bu kokteylin verileceği internet kanalı ile basın mensuplarına duyuruluyor.
Ancak tam da aynı saatlerde bu üçgen devreye giriyor ve aynı belediye başkanının yer ve mekân belirttiği yerde kendileri yapıyormuş gibi belediyenin rolünü çalarak kendileri figüran bile değilken başrol oynamaya çalışıyor ve öyle bir ortam yaratıyorlar.
Yukarda da söyledim birisinin fikri neyse zikri de o dur. Birisi bir şekilde çalmaya çırpmaya alışmışsa inanın ne çaldığı ne çarptığı onun için önemli değildir onlar hep mesleklerini ve alışkanlıklarını ifa ederler etmeye devam ederler. 24 Temmuzda yaptıkları gibi.
Basın mensubu olmak hem çok kolay hem de çok zor.
Her türlü ahlaksızlığı hırsızlığı yaparak bilgi birikimi olmadan asalakça bu işi yaparsan yalakalık yaparak kalemini mikrofonunu ekranını birilerine peşkeş çekerek halkın haber alma özgürlüğünü bir kenara bırakarak sadece çıkar menfaat için yaparsan çok kolay.
Ama bilgi birikimle birlikte edepli kültürlü ve sadece halkın haber alma özgürlüğü için halkın çıkarlarını öne çıkararak doğru dürüst çalmadan çırpmadan kalemini ekranını mikrofonunu namus kabul ederek ve dik durarak gazetecilik yapmak ta bu günkü zaman da zor ama zorluğa değer.
Ne kadar zor olursa olsun biz zoru başarmaya çalışıyoruz çalışacağız bu bizim karakterimiz.
Birileri de kolay yolu seçmiş üçlü üçgen kurmuş o da onların karakteri.
Figüran bile olamayanlar başrolü çalıyorsa da yapacak bir şey yok.
Zaten bu ülkede başlar ayak ayaklar baş olmuş takdir siz okuyucularımızın.