ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

KAHTALI MIÇE (MUSTAFA ASLAN )

 

Yıl 1984, yıllık iznim nedeniyle doğduğum kent Malatya’dayım. Öğrencilik yıllarımdan sınıf arkadaşım Kadın Doğum Uzmanı Dr. Abdurrahman Pütürgeli, o dönem Malatya Doğum Evi Baş Hekimi. Orada olduğumu öğrenmiş hemen beni aradı. “Buraya geliyorsun, gardaşına haber vermiyorsun” diye sitem etti. “Yarın akşam dostlarla Tüccarlar Kulübü’nde yemek yiyeceğiz seni de bekliyorum, biraz da erken gel eskilerden laflarız” dedi. Bizim gibi doğduğu yerden uzakta yaşayanlar için “memlekete gitmek” çocukluğuna dönmek gibidir. Anne baba evidir, saflıktır, coşkudur. Hemşehriniz de sizin nerdeyse en yakınınızdır. O yüzden de dünyanın en güzel tatil beldelerini de verseniz, memleketinizle mukayese kabul etmez. Haliyle ben de davete koşa koşa hatta arkadaşımın dediği gibi erkenden gittim ve oradaki tüm dostlarla hoşbeş ettik.

Arkadaşım durup dururken, “Gardaş sana bir kaset dinleteceğim” dedi. Benim musikiye olan düşkünlüğümü bilir. Kaseti koydu, Allah'ım davudi bir ses, kendine özgü lehçesiyle inanılmaz güzellikte türküler okuyor. Bir an o denli duygulandım ki gözlerim doldu. Kim bu dedim? “Adıyamanlı bir hemşehrimiz.” dediler. “Gardaş kaseti bana ver” dedim ve aldım. Tatil bitti, İstanbul’a döndüm ve fakültede çalışmaya başladım.

Daha önce de bahsettiğim gibi hemşehricilik önemlidir. Adıyamanlı hemşehriler de sağlıkla ilgili sorunları için sık sık bana gelirlerdi. Bir tanesi “hocam memlekete dönüyorum bir süre sonra geleceğim bir emriniz var mı” diye sorduğunda “ Mıçe’nin kasetini getir” dedim. Bu kaset isteğim kısa sürede Adıyaman’da kulaktan kulağa yayılmış hatta Çapa’ya geleceklere “Mesut Hoca’ya gidecekseniz Mıçe’nin kasetiyle gidin, Mesut hoca mutlu olur” diye de iletilmiş. Sonrasında her gelen mutlaka Mıçe’nin kasetiyle geliyordu. Uzun süre kendisiyle yüz yüze gelmedik.

O yıllarda Malatyaspor (şimdiki adı süper lig) 1. Lige çıkmıştı. Ben de yönetim kurulu üyesiydim. Beşiktaş maçı nedeniyle Malatya’daydım. Maç henüz başlamamış ben de biraz erken şeref tribününe gelmiştim. Yanımda bir arkadaşımla konuşurken cam bölmenin arkasında birisi davudi bir sesle bağırıyordu. Dönüp baktım beni işaret ederek gel, dedi. Gittim buyur hemşehrim ne istiyorsun deyince “Hocam, ben Kahta’lı Mıçe’yim” dedi. "Allah cezanı kaldırsın şimdiye kadar neredeydin?" dediğimde o dönem Kürtçe türkü okuduğu için 11 ay hapis yatmış ve yeni çıkmış olduğunu söyledi. Yani yıllar sonra ilk kez Malatya maçında tanıştık.

Genellikle Malatya ve ilçelerindeki festivaller, aynı zamanda İstanbul’daki özel gecelerde de mutlaka sahne alırdı. Zaman zaman da Çapa’ya kliniğe gelirdi. O geldiğinde hoca olan arkadaşlarımın çoğu da odama akın ederlerdi. Mıçe, doğal, yöreye özgü konuşmasıyla pozitif elektriği olan bir hemşehrimizdi.

Vefat ettiğinde klinikten hoca arkadaşlarım bile bana baş sağlığı telefonu açtılar.

Mıçe, hem kişiliği ile hem de sanatı ile gönüllere taht kurmuştu. Büyük bir vatanseverdi. Sanatını eğilmeden bükülmeden yıllarca devam ettirdi. O gerçekten Türk Halk Müziği’nde bir çınardı. Özüyle söylemek gerekirse “ O Doğu Anadolu’nun sesiydi.”

Antalya’da hastanede yatarken sık sık konuşurduk. Sonra bir gün televizyon izlerken, alt yazı geçti “Kahtalı Mıçe vefat etti”.

Mekanın cennet olsun Mıçe, ışıklarda uyu. Ailene ve sanat alemine başsağlığı diliyorum. Seni unutmayacağız.

Vefat etmeden 15 gün önce telefonla uzun uzun ülke sorunları konuştuğumuz da üzüntülerini belirtirken,

SON SÖZÜ:

CEMRE BU SENE NE TOPRAĞA NE HAVAYA NE SUYA DEĞİL SİYASİLERİN VİCDANLARINA DÜŞSÜN.

KAHTALI MIÇE

 

 

 

 

 

 

 

  •  
  •  

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.