ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

 

Kürt sorununun çözümü yaşamsal önem taşıyor…

 

 

Hani derler ya, “sütten ağzı yanan yoğurttu üfleyerek yer!” Geçtiğimiz günlerde, ülkemizin en önemli meselelerinden biri olan “Kürt sorunun çözümüyle” ilgili yeni bir gelişme oldu…

TBMM’nin açılışında yani 1 Ekim’de, Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına giderek Eş Başkanların elini sıkmasıyla başlayan, yeni barış dönemi nihayet, Şubat’ın son günü Abdullah Öcalan’ın “PKK silah bırakarak kendini feshetmelidir.” açıklamasıyla önemli bir noktaya geldi…

∗∗∗

 

Daha önce iki kez denenen ve “açılım” olarak tanımlanan toplumsal barışmayı sağlayacak adımlar maalesef, AKP iktidarınca hep yarıda bırakıldı…

Çünkü AKP iktidarı bu konuda samimi değildi… Sonra da olmadı! Cumhur İttifakı tarafından 3. Kez adım atılıyor…

Umarım ve dilerim ki bu kez, sonuna kadar samimi, gerçekten barışı oluşturacak düşüncelerle özdeşleşmiş bir siyaset oluşur… Yani Türkiye’nin, laik demokratik sosyal Hukuk devleti olması, çağdaş hak ve özgürlüklere sahip saygın ve gelişmiş bir ülke haline dönüşmesi için gerekli tüm yapılanma başarıyla tamamlanır…

∗∗∗

Aslında “temkinli iyimserlik” içindeyim… İktidar partileri sözcülerinin yaptıkları açıklamalardan asıl amaçların, bu “yeni açılım ya da toplumsal barış” talebinin Türkiye’nin demokratikleşmesi adına değil de öncelikle, “Partili Cumhurbaşkanlığı” ucube rejiminin, bazı düzeltmelerle devam etmesi ve Erdoğan’ın “ilelebet Cumhurbaşkanı” olarak kalması adına yapılan bir kurgulama olduğunu anlıyorum… Açılım için gerekli demokratik ve hukuksal alt yapı doğal olarak anayasada yapılacak düzenlemelerle olacaktır… Bu düzenlemeler, “Erdoğan’ın tek adam rejiminin devamı adına değil,” laik demokratik bir rejimde, aynı haklara sahip olan yurttaşları koruyan ve ülke yönetimine katan” parlamenter sisteme” dönüş için olmalıdır…

Yaklaşık 4 aydır, ülkenin çöken ekonomisini konuşmuyoruz… Yurttaşların açlık ve yoksulluk içinde debelendiklerini fark etmiyoruz… Emeklilerin yek ekmeğe muhtaç hale getirildiğinden bahsetmiyoruz… Bırakın yapılan haksızlık, usulsüzlük ve hırsızlıklardan söz etmeyi, “malımız ve canımız” güvende değil bile diyemiyoruz… Tarikatlara bırakılan eğitim düzenindeki çağdışılığı ve çocukların hurafelerle beyinlerinin yıkanması projelerini göremiyoruz… Şurası bir gerçek ki, bugünkü ekonomik çöküşün nedeni, laik, demokratik, sosyal  ve hukuk devleti olmaktan vazgeçmemizin sonucudur… Evet, bu kötü gidişatın farkında olsak da toplumsal barışın var olması, bin yıllık Türk/ Kürt kardeşliğinin yeniden oluşması, laik demokratik hukuk düzeninin kurulmasının toplumsal barışın gücüyle olacağı bilinciyle, yapılmakta olan “açılımı” öncelemeyi yurttaşlık görevi olarak kabul ediyoruz…

∗∗∗

 

Açlık, uyuşturucu, mafya ve soyguncuların ülkede egemen olması, gasp, yaralama ve sokak ortasındaki kadın cinayetlerinin artmasının nedeni “anayasal egemenlik yerine ucube tek adam sisteminin” dayatılmasıdır!”

∗∗∗

“Kürt sorununun” bir an önce çözülmesi, anti demokratik düzenin değişmesine de büyük katkı sunacaktır, çünkü iktidarın her tür olaya bulduğu tek mazeret, yapay “terör” suçlamasıdır… Terör nedir? Kimler teröristtir?

İktidarca, kendisini sorgulayan ve de yandaş olmak istemeyen her aydın, emekçi, emekli, sanatçı, zanaatçı, esnaf, işçi, sendikalı, STK ya da sade vatandaş teröristtir(!)  Oysa, “Oxford Languages” göre terörün tanımı;” a) Korku salma, yıldırma. b) Siyasal bir dava için korkutma ve yıldırmaya yönelik her türlü eylem… Yani silah ya da öldürme olmadan da “terör” uygulanabilir…  Hak ve özgürlüklerin yok edilmesi, yargı sopasıyla korkutma, sindirme ya da hak edileni vermeyerek, aç ve açıkta bırakmakta, terör tanımına girebilir… Kısaca, demokratik olmayan her siyasi yönetimin başvurduğu baskıcı yöntemler de “terör tanımına” girer!  Kürt sorunun çözümü, toplumsal barışın sağlanması, hak ve özgürlüklerin kazanılması, can ve mal güvencesinin oluşması için yaşamsal bir önem taşıyor… Refah ve mutluluğun temeli bu sorunun çözümüyle daha da güçlenecek… Tek engel samimiyetsizliktir… Korkarım ki, Bireysel zaafları olan koltuk meraklıları, kendi çıkarlarını elde edemezlerse yine yan çizer, hiçbir şey olmamış gibi Kürt realitesini dışlamaya devam edebilirler…  Bilinmeli ki, “doğru ağızlardan çıkan sözler,” doğru ve samimi olarak kabul görür…” Gizli pazarlıklar çözüm hevesini yok eder… Şunu unutmamak gerekir ki, bu sorun yalnızca, “açık ve şeffaf olarak “TBMM de çözülür! Sorunun demokratik ve hukuksal boyutunun belirlenmesi, barışın güvencesi, başta CHP olmak üzere sol partilerin ve tüm demokrat örgütlerinin çözüm çalışmasında aktif rol almasıyla mümkündür…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.