ALTIN
 3.042,49
DOLAR
 35,5025
STERLİN
43,1833
EURO
 36,2485

BOYKUT VE SINIFSAL TERCİH.                        

Olmaz, olamaz denilen ne varsa bir bir gerçekleşiyor bu ülkede. Kemalist cumhuriyetin burnundan kıl  aldırmayan üstenci,ulusalcı, milliyetçi demagoglarına rağmen Cumhuriyetin bütün kazanımları yerle bir edildi. Yargı, yürütme, yasama denilen güçler ayrılığı bir potada eritilerek sarayın emrine geçirildi. İlk başta iktidarı ele geçirir geçirmez toplumsal desteğin  ilanihaye devam edemeyeceğini Öngören siyasi iktidar dayanacağı güçlü bir sermaye sınıfını oluşturmak üzere işe başladı. Güçlü  sermaye Seviciliğini esas alan iktidar elbette karşısında güçlü bir işçi sınıfınıda istemeyecekti. Önce liberal ekonominin  kurallarını dahi altüst eden rekabeti yok sayan tamamen gasp ve transfer mantığıyla kamuya ait bütün iktisadi kuruluşları özelleştirme adı altında refere ettiği kişi ve şirketlere aktararak cumhuriyetçilerin gururla ifade ettiği planlı kalkınma, @üretim tarih ve kültürünü yok etti,  yerine rant ve kayırmayaya dayalı denetim ve üretimden yoksun her şeyi vahşi özel sektör insafına terk ederek müthiş bir yoksullaşmaya yol açtı. Yok edilen tarım ve kırsal kesimden milyonlarca insan kent varoşlarına itildi. Kent varoşlarında oluşan işsiz yoksul sosyoloji , sosyal destek  adı altında sadakaya muhtaç hale getirilerek iktidara bağımlı hale getirildi. Örgütlenme ve sendikalaşma hakkını yok ederek mücadeleci sendikacılık yerine işbirlikçi asalak  sendikal anlayışı yerleştirdi. Demokratik ülkelerde demokrasinin temel kurumları olan demokratik sivil toplum örgütlerini tasfiye ederek yerine vakıf ve cemaatleri yerleştirdi. Cumhuriyetçilerin güven ve övgüyle söz ettikleri anayasa Mahkemesi tamamen işlevsiz hale getirildi. Cumhuriyetin kollayıcısı olan ordu ve güvenli sistemi iktidarın eline geçti. Cumhuriyetçilerin  “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi yerine içeride ve dışarıda çatışma ve yayılmayı esas alan güvenlikçi politikalar öncelendi ve önceleniyor. Ülkenin bugün Suriye’de içine düştüğü çıkmaz bu politikanın bir sonucu olarak akibetini bekliyor. 50 yıldır devam eden, ülkenin ekonomik, sosyal, demokratik işleyişini yerle bir eden Kürt sorunundaki güvenlikçi, tasfiyeci çözüm anlayışı duvara toslamış olmasına rağmen aynı anlayış ana muhalefet partisine karşı yürütülmeye başlanmıştır. Seçme ve seçilme hakkı ortadan kaldırılarak iktidarın ideolojik eksenine uygun tamamen otoriter bir rejim kurumsallaştırılmaya  çalışılıyor.  Halkın Siyasal tercihi ile seçilen belediye başkanları,  siyasi liderler, yöneticiler yargı sopasıyla elimine edilerek cezaevine konuluyor, yerlerine kayyım atanıyor. Antidemokratik uygulamalara karşı patlama noktasına gelen milyonlarca insan sokağa çıkıyor, pasif demokratik tepki hakkını kullanırken şiddete maruz kalıyor. Yüzlerce üniversiteli genç sadece bu hakkı kullandığı için cezaevine konuluyor. Pasif sivil iti atsızlığın bir örneği olan boykot  hakkını kullanırken vatan haini sayılıyor. Kısaca iktidar kendisi için meşru gördüğü her şeyi her eylemselliği toplumsal muhalefet için yasadışı gayrimeşru olarak değerlendiriyor. İktidar bu yaklaşımıyla her geçen gün büyüyen toplumsal muhalefete karşı dar bir sermaye sınıfını sahiplenerek emeğe,emekçiye, emekliye karşı Sınıfsal tercihini de ortaya koymaktadır. Kısaca  içinde bulunduğumuz süreç hem iktidar hem muhalefet için oldukça zorlu geçeceke benziyor.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.