KAYISI DONDU, MALATYA ÜŞÜDÜ
Türkiye’nin altın meyvesi, Malatya’nın simgesi, yüz binlerce insanın ekmeği olan kayısı, bu yıl dondan ağır darbe aldı. Sabah saatlerinde ağaçların üzerine çöken beyaz örtü, sadece tomurcukları değil, binlerce ailenin umudunu da dondurdu.
Bu mesele yalnızca Malatya’nın değil, Türkiye’nin meselesidir.
Malatya, dünya kuru kayısı üretiminin %80’ini karşılayan bir şehir. Bu yalnızca yerel bir tarım ürünü değil, aynı zamanda Türkiye’nin tarımsal ihracatında stratejik bir kalemdir. Bu yıl yaşanan don olayı, milyonlarca dolar ihracat gelirinin buharlaşması, binlerce üreticinin borçla baş başa kalması ve bölge ekonomisinin ağır yara alması anlamına geliyor.
Tarım sadece bir geçim kapısı değil, bir hayat biçimidir. Kayısı bahçeleri yalnızca ağaçlardan ibaret değildir; her biri bir ailenin hikayesidir. Emekle, sabırla, gözyaşıyla sulanır o topraklar. Ancak doğanın getirdiği felaket karşısında üreticinin eli kolu bağlıdır. Bu noktada, devletin eli uzanmalı, sadece zarar tespiti değil, doğrudan ekonomik destek sağlanmalıdır.
Çiftçiye “geçmiş olsun” demek yetmez. Çiftçinin yeniden toprağa tutunabilmesi için borçlar ertelenmeli, faizsiz kredi imkanları sunulmalı ve TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) gibi mekanizmalar, daha kapsayıcı ve hızlı bir şekilde işletilmelidir.
İklim krizinin artık kapımızda değil, bahçemizde olduğunu görmeliyiz. Bu yaşanan don olayı bir istisna değil, yeni bir normal olabilir. Tarım politikalarımızı, iklim değişikliğini hesaba katan bir anlayışla yeniden şekillendirme zamanı gelmiştir.
Malatya üşüyorsa, Türkiye ısınamaz. Kayısı donduysa, mesele yalnızca bir meyve değildir. Bu, bir üretim modelinin, bir ekonomik yapının, bir sosyal düzenin sarsılmasıdır.
Artık günü kurtaran değil, yarını kuran adımlar atılmalıdır.
Tüm Bölgemize ve Emekçi Üretici Köylümüz ve Çiftçilerimize Geçmiş Olsun.