KÜRESEL ISINMA TÜRKİYE’Yİ NASIL VURACAK?
İklim değişikliği artık uzak bir gelecek değil; kapımızda bekleyen bir gerçek. Türkiye bu değişimden nasıl etkilenecek?
Dünya ısınıyor. Eskiden sadece bilim insanlarının raporlarında yer alan “küresel ısınma” artık hepimizin günlük yaşamına temas eden bir kriz. Türkiye ise bu değişimden en çok etkilenecek ülkelerden biri. Çünkü biz, iklim değişikliğinin sıcak noktalarından biri olan Akdeniz Havzası’ndayız.
Artık her mevsim biraz daha farklı, her hava olayı biraz daha uçlarda yaşanıyor. Kışlar daha kurak, yazlar daha sıcak ve kuraklık daha yaygın. Uzmanlar yıllardır uyarıyor: Bu sadece bir başlangıç.
Kuraklık kapıda, su kaynakları tehlikede
Türkiye zaten sınırlı su kaynaklarına sahip bir ülke. Ancak artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar nedeniyle barajlarımız dolmuyor, yer altı suları azalıyor. Özellikle İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ciddi bir susuzluk tehdidiyle karşı karşıya.
Su sorunu sadece bireysel kullanım değil; tarım, enerji ve sanayi gibi temel sektörleri de etkiliyor. Kısacası, susuzluk artık sadece yazın hortumu açamamak değil, temel yaşam kaynaklarımızı kaybetmek anlamına geliyor.
Tarım ve gıda güvencesi risk altında
Kuraklıkla birlikte tarlalarda verim düşüyor. Buğday, arpa, pamuk gibi stratejik ürünler tehlikeye giriyor. Tarımsal üretimin düşmesi, gıda fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Soframızdaki ekmeğin fiyatı, artık sadece ekonomik krizle değil, iklim kriziyle de şekilleniyor.
Kıyılar su altında kalabilir
İklim değişikliğinin bir diğer etkisi deniz seviyesi yükselmesi. İstanbul’dan İzmir’e, Antalya’dan Trabzon’a kadar tüm kıyı şehirlerimiz risk altında. Erozyon, taşkın, altyapı zararları ve hatta kıyı yerleşimlerinin tamamen sular altında kalması söz konusu olabilir.
Yangınlar ve seller yeni “normal” mi olacak?
Son yıllarda yaşanan orman yangınları, ani sel felaketleri ve fırtınalar aslında iklim krizinin birer habercisi. 2021’de Akdeniz’de yanan ormanlarımız ve Batı Karadeniz’i vuran seller, Türkiye’nin gelecekte daha sık karşılaşacağı afetlerin fragmanıydı.
Peki ya çözüm nerede?
İklim değişikliğiyle mücadelede hem devletin hem bireyin sorumluluğu var. Yenilenebilir enerjiye geçiş, su tasarrufu, sürdürülebilir tarım uygulamaları ve şehir planlamasında doğayla uyumlu modeller hayati önem taşıyor.
Ancak en önemlisi, bu sorunu görmezden gelmekten vazgeçmemiz gerekiyor. İklim değişikliği artık “gelecek nesillerin sorunu” değil; bugünün en yakıcı meselesi.
Doğa, ipuçlarını veriyor. Sıra bizde.
Doğa hep kazanır...
