ABDALA MALUM OLUR
“ Bugün 23 Nisan, nasıl da sevinmez insan, en büyük bayram 23 Nisan..!”
İlkokul birinci sınıftaydım. Eylül ayında okula kaydedilmiştim ve bir tek kelime Türkçe bilmediğim için annemin ve babamın öperken bile incinmesin diye yavaşça dokundukları çocukça yanaklarım ilk burada şiddetli şamarı gördü. Nedeni ağzımdan düşen Kürtçe sözcüktü. Yanımdaki arkadaşımdan silgi istemiştim. Türkçesini bilmiyordum ve ağzımdan çıkan o sözü anında yakalayan öğretmen vardı, sağ ve sol yanağımda beş parmak izi..!
İşte o an içime kapandım, içime sustum ve çocukça bir sorgu.
Altı ay sonra annemin deyimiyle “ bülbül kesilmiştim” artık Türkçe konuşabiliyordum ve bu süreye kadar ara dayaklar beni iyice pişirmişti!
Altı ay sonra ilk 23 Nisan töreni ve bütün köylü okulun ön bahçesinde biz elinde bayraklar ve bize armağan edilen bayramın tadını çıkarıyoruz ve ben yukarıdaki şiiri yüksek sesle kalabalığa okuyorum, bir dizeyi unutunca gayri ihtiyari el kol hareketleri bitiriyorum. İçimde bir korku, o dizeyi unutunca, sonrasında “ neden unuttun” diye içimde bir korku, yanaklarımı tokada hazırlarken böyle bir şey olmadı!
Anladımki Kürtçeyi doğru konuşsan dayak; Türkçeyi yanlış telaffuz etsen hoş görü..!
Evet; bugün 23 Nisan ve adına “ çocuk bayramı” dediğimiz 23 Nisan!
Bundan yüz yıl önceki bir mesele. Çocuklarımız acaba bu sevincin neresinde?
Yüz yılda kaç nesil çocuk geçti ve bu nesil nasıl yetişti, yetiştirildi ki hala dünya liginin diplerinde kapı kapı hurafe ve para dileniyoruz?
Ya işte; “ nasıl da sevinmez insan?”
Biz o zamanlar köylü çocuklardık. İnek, koyun ve keçilerimiz vardı. Annemizin sağdığı taze sütü döküp, Amerikan süt tozuna koşuyorduk. Ekmek de öyleydi. O zaman bozulmayan buğdaydan ekmeklerimiz vardı, esmer diye onu da bir kenara bırakıp, süt beyazı ve ağızda lastik gibi dönen Amerikan ekmeğine iştah kabartıyorduk!
Planlı ve şimdi bizi bütün benliğimizden edecek olan uzun vadeli bir projeydi, yerli iş birlikçi hainler eliyle uygulandı ve şimdi ne un kaldı, ne süt, üstüne binlerce köyü boşaltıp şehirlere boca ettik; cehalet, sefalet, her türlü ahlaksızlığı körükledi, fuhuş ve cinselliğe ulaşmak alenileşence evlilikler azaldı, zaten boşanmak moda, boşanmamışsan büyük ayıp..!
Vaziyet bu, gel de sevinme..!
İşte bu bayramın çocukları boy atıp büyüyünce, can havliyle yurt dışına kaçıyor; çocuklarına bir bayramı çok gören o yurt dışı ülkelere..!
İnsan bayramdan kaçar mı?
Haşa..!
Hasan ŞAHİN
ABDALA MALUM OLUR
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.