Ortadoğu’da kan gölü oluşturulmuş ülkemizde bu gölün içerisine bir şekilde sözde yöneticilerimiz ve kana susamışlarca sürüklenmektedir.
Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir zaman kan gölüne çevrilen Savaşlar sonucunda kazanan galip gelen olmamış olamamıştır. Buna rağmen Dünyanın kuruluşu ile birlikte insanoğlunun var olması ile birlikte hep savaşlar olmuş olmaya da devam etmektedir.
İlk çağlarda başlayan orta çağlarda kabineler arası devam eden ve daha sonra ülkelerin sınırlarının belirlenmesi ile devam eden bu kanlı ortam hiç durmamış hiç durdurulmak istenmemiştir.
Bu savaşların ülke olarak galibi olmamış ancak bütün savaşlarda kan emiciler ile emperyalist güçler silah ve savaş malzemesi satan vampirler kazanmış ve hep onlar galip gelmiştir.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki savaş görmüş ve o kâbusu yaşamış her insan ruhen bedenen beyninden yüreğinden yaralıdır.
Yaklaşık üç yıl önce hükümetle Kürt siyasiler arasında çözüm süreci başlatılmış dolayısıyla da silahlar bırakılarak çatışmasızlık başlatılmıştı. O üç yıl zarfında analar ağlamadı gençlerimiz askerlerimiz polislerimiz velhasıl halkımızın hiçbir ferdi ölmedi öldürülmedi evlere ateş düşmedi.
Ancak ne olduysa beş tepeye bir saray yaptıran ve bu saraya tam kadro yerleşen başkanlık dolayısıyla diktatörlük hevesine kapılan uzun adamın hayalleri olan tek adamlık senaryoları ortaya çıktı Türkiye de her şey alt üst oldu.
7 Haziran seçimlerinin yapılması için alınan kararlarla birlikte tarafsızlık üzerine namus ve şeref üzerine yemin edenler tarafsızlığı bir kenara bırakarak AKP nin paraleli gibi il il köşe bucak çalışarak oy istedi.
Amaç belli idi hedef belli idi. Amaç başkan olmak hedef 400 milletvekili idi.
Bunlar olması olabilmesi için “barış süreci “ buzdolabına konuldu milliyetçi oylara göz kırparak milliyetçi söylemlerle alanlara çıkıldı her türlü iktidar imkânları kullanıldı vs vs
Bunların yanı sıra başkanlığa karşı olan demokrasiden ve insan haklarından yana olan eşit yurttaşlık isteyen insanlar kürt siyasi hareketi çok ciddi bir risk alarak HDP olarak seçime girme kararı aldılar ve bu amaca ve hedefe karşı “ seni başkan yapmayacağız “ diyerek yola çıktı
7 Haziran seçimlerinin sonuçları HDP nin %13 le barajı geçmesi ile başkanlık hayali kuran ve onu destekleyenlerin amaç ve hedeflerini alt üst etti evde ki hesap çarşıya uymadı.
İşte ne olduysa ondan sonra oldu.
7 Haziran seçimlerinden önce alanlarda seçimlerde istenilen oylar alınmayıp başkan olunmazsa ülkede kaos yaşanacağını bas bas bağırdılar.
Şimdi şu an yaşanan kaos işte o gün söylenen ve senaryosu daha sonra hazırlanan kaostur.
Ülkede resmi olmayan bir hükümet var ve bu hükümetin yaklaşık altı bakanı bu dönem milletvekili olmamış olamamıştır. İki tanesi de ( iç işleri ve ulaştırma bakanlıkları ) bürokrasiden zorunlu gelen bakanlar.
Görüldüğü üzere 7 Haziran seçimlerinde milli irade sen tek başına hükümet olamazsın sen mutlaka koalisyonla hükümet olacak ve ülkeyi beraberce yöneteceksin demesine rağmen hükümet olmaya devam ediyor ve hiç yetkisi olmamasına rağmen çok önemli konulara imza atıyor.
CHP ile bir aydır sözde koalisyon çalışmaları yürütüyor ancak dün sona eren ve CHP genel başkanının söylemine göre bu bir aylık süreçte hiç koalisyon teklifi bile yapılmamış amaç zaman kazanmak oynanan tam bir tiyatro.
TBMM de güvenoyu almayan bu hükümet ne yazık ki orta doğuda kan gölüne dönen dönüşen bu süreçte de ülkemizin çıkarlarını hiçe sayarak sadece siyasi çıkarları uğruna içerde ve dışarıda hareket etmekte ve gençlerimiz bir bir toprağa teslim edilmektedir. Analar ağlamaktadır. Nasıl olsa Bilal ve kardeşi diğer bakan ve başbakanların çocukları sırça köşkte gemide gemiciklerde keyif sürmekte.
Ölen de öldüren de fakir fukara Anadolu çocukları.
Suruç olayları ile başlayan 31 can ve cananın yanında canlı bombacının da kendini katletmesi katledilmesi ile 32 insan ölmüş öldürülmüştür. O günden bu güne kadar en az 70 – 80 gencimizi polisimizi askerimizi memurumuzu köylümüzü kentlimizi yani bütün olarak canlarımızı katlettiler katledildiler ve hepimiz Kürtçe Türkçe ağıtlarla ikisi de ilimizde olmak üzere şehitleri toprağa verdik.
Peki, neden niçin?
Bir barış süreci varken ve hiçbir cenaze hiçbir yere götürülmez gömülmez iken nasıl oldu da bu hale geldik?.
Nasıl oldu da cenazeler tek tek ya da toplu olarak HER Allahın günü olmaya oluşmaya başladı.?
Bütün bunların sebebi birilerinin başkanlık hevesi ile yanıp tutuşması birilerinin de demokrasiden insan haklarından yana tavır koyarak seni başkan yapmayacağız söylemlerinin halk tarafında kabul görmesi ile yani HDP nin %13 oy alması AKP nin hayal ettiği 400 Ü bırak hükümet olacak 276 bile bulamamasından sonra başladı ve devam ediyor.
Hâlbuki orta doğuda IŞİD denilen vahşi katliamcı kelle kesen kesilen kellelerle top oynayacak kadar adileşen bir canavar terör örgütü var ve Türkiye için en tehlikeli ve ne olduğu neyi savunduğu ne için katliamlar yaptığını bilmeyen Emperyalizmin uşağı kanlı bir örgüt var.
Türkiye olarak başta Suriye ve Irak sınırlarımızı işgal etmek için çaba sarf eden bu terör örgütüne hiç ses çıkarılmaz tam aksine sağlık sorunları dâhil birçok sorununa çözümleri bir şekilde uygularken sadece Kürt siyasi hareketine saldırmak çözümden yana barıştan yana olmak değildir.
Tam aksine bu anlayış bu zihniyet faşizme ve faşistlere destek vermek savaştan yana olmak kanla beslenmek gençlerin tek tek ya da toplu olarak toprağa verilmesinden yana olmaktan başka bir şey değildir.
Mevcut hükümet ve onu arka pencereden yönetip yönlendiren zihniyet Kendi siyasi çıkarları uğruna bu gün itibarı ile ülkemizi kanlı bir savaşın içerisine özellikle iteklemektedir. Bu zihniyet kendi siyasi çıkarlarını ülkenin çıkarlarından üstün tutmakta savaşta nemalanmak istemektedir.
Ancak şunu hepimiz herkes çok iyi biliyor ya da bilmeli ki Savaşın galibi yoktur. Savaş hiç kimseye gerek siyasi gerekse de ekonomik hiçbir getiri getirmemiş ve kaybettirmiştir.
O nedenle gelin hep beraber SAVAŞA HAYIR HEMEN ŞİMDİ BARIŞ diyelim.
Savaştan yana olanlara karşı barış bloğu oluşturalım.
Savaşa karşı olan demokratlar sosyal demokratlar sivil toplum örgütleri demokratik kitle örgütleri antifaşist kesimler laik ve demokratik hukuk devletini savunanlar insan hakları savunucuları halkların kardeşliğini savunan herkes ama herkes birlik olmalı iri olmalı diri olmalı.
Halkların kardeşliği ve eşit yurttaşlık için demokratik bir Türkiye için laik demokratik hukuk devleti için tek bir yumruk olarak faşizme ve katliamlara nereden gelirse gelsin karşı çıkalım
Hep bir ağızdan Savaşa hayır demeliyiz diyelim