Hafta içinde İHD genel merkezinin, Ağrı Diyadin’de yaşanan olayların incelenmesiyle ilgili görevlendirdiği heyetin içindeydim.14.08.205 günü saat 12:30 civarında Diyadin’e giriş yaptığımızda ilçede esnafın kepenk kapattığı hiçbir iş yerinin açık olmadığı sokaklarda kedilerin dahi dolaşmadığı hayalet bir kasaba görüntüsüyle karşılaştık. Çünkü bir gün önce yaşananlar tüm ilçe halkını adeta bir sessiz isyana götürmüştü.
İlçede hazır bulunan İHD ağrı ve Doğu beyazit temsilcileriyle ilk olarak çatışma esnasında İnfaz edildiği İddia edilen 30.11.1999 doğumlu Muhamet AYDEMİR’in ilçede yaşayan ailesi ziyaret ettik. Gerçekleştirdiğimiz ilk iletişim sırasında ailenin son derece yoksul bir aile olduğu ilçede geçimlerini zor sağladıklarını, bir çocuğunun askerlikten yeni geldiğini diğer iki çocuğunun askere gitme hazırlığı içinde olduğunu Baba Mehmet Hanifi AYDEMİR’in çalışamayacak düzeyde hasta olduğu, hiçbir gelirlerinin olmadığı, Ailenin siyasetten dahi HDP ile ilgilenmedikleri bilgisine ulaştık.
Çatışma esnasında Özel harekat timleri tarafından öldürülen Muhamet Aydemir’in İlçede mevcut DİYADİN İMAM HATİP Lisesi 11 sınıfında öğrenci olduğu ailenin çaresizliği yüzünden “UMUT UNLU MAMULLER” fırınında 25 TL gündelik ile çalıştığını kazandığı 25 tl nin 15 lirasını ev masrafına ayırdığını geri kalan 10 lirasıyla okul harçlığı ve askere gidecek olan ağabeyinin ihtiyaçlarını karşılama çabası içinde olduğunu Anne Sevgül Aydemir tarafından heyetimize anlatıldı.
Anne Sevgül AYDEMİR olay günü yaşananları göz yaşları içinde heyetimize anlatırken, oğlu Muhammet AYDEMİR’İN her gün olduğu gibi saat 19.30 da çalıştığı fırına gitmek üzere evden ayrıldığını hemen sonra yaşanan çatışmadan korktuğu için çalıştığı fırına yakın mesafede bulunan odunluğa, birlikte çalıştığı 16 yaşındaki arkadaşı Orhan Aslan la sığındığını ve oradan kendisini arayarak güvende olduğunu ifade etmiştir. Mahallede herkes tarafından bilinen tanınan çocuğunun kendi halinde hiçbir örgüt ile ilişkisinin bulunmadığını, zaman zaman evlere ekmek servisi yaptığını, bir çok Polis ailesine de ekmek götürdüğünü dolayısıyla polisler tarafından da tanındığını, çatışmanın başladığı andan saat 22.30 da en son silah sesleri kesilinceye kadar defalarca telefonla çocuğu ile görüştüğünü en son saat 23:00 dan sonra çocuğunun telefona cevap vermediğini sokağa çıkamadıklarından dolayı olay yerine gidemediklerini ertesi gün saat 06: 00da olay yerine gittiğinde arkadaşı Orhan aslan’la birlikte kafalarına kurşun sıkılarak öldürüldüklerini öğrendiğini, çocuklara ait cenazelerin oradan götürüldüğünü, İnfaz olayının gerçekleştiği akşam saatlerinden sabah saa t 04:00’ e kadar geçen süre içinde öldürülen çocuklara pkk militanları kıyafetleri giydirildiğini, mülki idari amirler tarafından basına bu biçimde açıklama yapıldığını oysa kesinlikle Çocukların örgüt ile hiçbir ilişkilerinin olmadığını büyük bir acı ve hüzünle anlattı heyetimize.
Aynı olayda arkadaşı ile birlikte infaz infaz edilen Orhan Aslan’ın ailesini de tıpkı Muhammet Aydemir’in ailesini dinlediğimiz gibi büyük bir acı ve kederle dinledik. Orhan’ın yaşam Hikayesi de tıpkı Muhammet’in hikayesi gibi yoksulluk ve umut sarmalı içinde biten bir yaşam. Anne Aslan çocuğunun toplam 7 ay boyunca adı geçen fırında çalıştığını bir süre ara verdiğini, son bir ay düzenli çalıştığını aynı gün Fırında bulunduğunu, Çocuğunun ekmek servisi yaptığını, zaman zaman polis ailelerine de ekmek taşıdığını dolayısıyla polis aileleri dahil olmak üzere çevredekiler tarafından bilinen tanınan bir çocuk olduğunu, hiçbir örgüt ile ilişkisinin bulunmadığını çatışmanın başlamasından sonra arkadaşı Muhammet Aydemir’ ile birlikte korkarak çalıştıkları fırına ait odunluğa sığındığını, silah seslerinin kesilmesinden sonra çocuğunun eve dönmemesi üzerine endişelendiklerini, ancak sokağa sabaha kadar çıkamadıklarını saat 06:sıralarında olay yerine gittiklerinde çocuğuna ait cenazenin Muhammet Aydemir’in cenazesiyle birlikte olay yerinden götürüldüğünü anlattı bizlere,
Bir şahsın iktidar kaprisi yüzünden, bir ekmek için ekmek fırınında zalimce bitirilen gencecik yaşamların öyküsü elbette anlattıklarımızla sınırlı değil. Çıkarılan yangın herkesi yakmaya başladı galiba. Söndürülmesi için ne yapılabilinir ki?
Heyetimizce yapılan incelemenin ardından geç saatlerde acıyla Ağrı’dan ayrıldık.