Bu yazı tam 50 gün önce tarafımdan kaleme alınarak Son nokta’da yayınlandı. Güncelliğini korumasıyla birlikte ön görülerimizin bire bir ortaya çıkması üzerine yeniden yayınlanmak üzere son Nokta’ya gönderiyorum.
7 Haziran Milletvekili seçimleri üzerinden bir ay geçmesine rağmen, seçim sonuçları ne muhalefet partileri, ne toplum, ne de iktidar partisi açısından henüz amaçlanan ve beklenen bir sonuca dönüşmüş değildir. Yani halkın iradesi sandığa girmiş ancak sandıktan toplumsal ve siyasal yaşama olan yansıması gerçekleşmemiştir. İktidar partisinin halkın iradesini hiçe sayan anti demokratik tutumu ve muhalefetin ataleti yüzünden bu irade makul süre içinde gerçekleşmeyeceği görülmektedir.
İktidar partisi, kendisini tek başına iktidar yapma çoğunluğundan yoksun bırakan 7 haziran seçim sonuçlarını son derece taktik stratejik hamleler, mühendislik kurguları, Rojava’ya yönelik saldırgan üslup ve hamaset ile iktidarını kaldığı yerden yeniden sürdürmenin önündeki engelleri ortadan kaldıracak şekilde evirirken, yani Erdoğan ve AKP 7 haziran seçimlerini anlamsız ve işlevsiz bir hale getirirken, muhalefet partileri ise yakaladıkları büyük fırsatı MHP nin Kürt düşmanlığı üzerinden geliştirdiği akla ziyan ırkçı tutum yüzünden kaçırmaktadır.
TBMM başkanlık seçiminde yaşanan tablo muhalefet açısından MHP nin tutumu nedeniyle önemli bir siyasal körlüğe dönüşmüştür. Seçimlerden hemen sonra Cumhurbaşkanının CHP nin eski lideri Deniz Baykal’ ile alelacele yaptığı görüşme muhalefeti akamete, toplumun yüzde altmışını da hayal kırıklığına uğratan hamlenin ilk adımı olmuştur.
İktidar partisi seçim yenilgisi işini ağırdan alarak, koalisyon sürecini savsaklayarak, savaş, şiddet, milliyetçilik pompalayarak, Suriye ve Kürt düşmanlığı üzerinden MHP ile örtülü koalisyon geliştirerek yeniden iktidara dönüştürürken, toplum adeta büyük şaşkınlık ve çaresizlik içerisinde olup biteni seyretmektedir. Başbakan Davutoğlu Seçim gecesi % 10 oy kaybına rağmen yaptığı balkon konuşmasıyla toplumun aklıyla oynarken, Cumhurbaşkanı tek başına hükümet kurmak için yeterli olmayan 258 millet vekili sayısı ile nerede ise geçici iktidarını baskın bir seçime tahvil etmek üzere kalıcılaştırmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her geçen gün hiç seçim yapılmamış gibi bir tutumla siyaseti yönlendirerek zaman kazanırken muhalefet bloğu MHP nin müdahalesiyle AKP lehine işlevsizleşmektedir. Hükümet Erdoğan’ın üncülüğünde gerekli gördüğü bir anda yetkisini kullanarak sonucu önceden belirlenmiş bir baskın seçimi yaşama geçirerek yetersiz milletvekili stresinden kurtulmaya çalışmaktadır.
Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi bir yandan koalisyon çalışmasını gündemleştirirken Diğer yandan Kobani, rojava Tılabyad meselesi üzerinden kaotik bir ortamı yaratarak oyalama sürecini tahkim etmektedir. 21.08.2015
Türkiye demokrasisi açısından bakıldığında Oynanan bu oyunun son derece tehlike ve risklerle dolu bir oyun olduğu hem içte hem dışta ciddi bir çatışma ve savaş riskini taşıdığı bir defa ateşlendiğinde nerede ne gibi felaketle sonuçlanacağı hesabı yapılmadığı ya da umursanmadığı görülmektedir.
Dolayısıyla başta muhalefet partileri olmak üzere savaş, şiddet ve kaosu benimsemeyen toplumun ezici çoğunluğu ülkenin hayrına olmayan ve olmayacak bu kaos tezgahının kapanması için “sana asla ne içeride ne de dışarıda savaş yaptırmayacağız” sloganıyla yeni toplumsal bir direnişini geciktirmeden yaşama geçirmelidir. Aksi halde çok geç kalınabilir.