Son günlerde moda terim ,vatan hainliği kavramı oldu.AKP ile çelişen her görüş,her anlayış vatan hainliği ile suçlandı.Cumhurbaşkanlığı sarayına Kaçak Saray mı dediniz? Siz vatan hainisiniz.Hükümetin Suriye politikasına yanlış mı dediniz? Siz vatan hainisiniz.Cemaat medyasına çıkıp birkaç laf mı ettiniz? Siz vatan hainisiniz.Sorular böyle uzayıp gidiyor.
Vatan ,kavram olarak,bir burjuva kavramıdır.Vatan ,ulusal burjuvazinin kendisine ayırdığı pazarın adıdır.Vatan aynı dili konuşan insanların bir arada çizdikleri haritanın adıdır.Vatan ,yabancı sermayenin dışlandığı milli sermayenin at oynattığı,milli burjuvazinin palazlandığı alandır.Vatan 1789 Fransız devrimi ile kendini bulmuş bir kavramın adıdır.Vatan 1789 Fransız ihtilalı ile burjuvazinin,feodalite ile hesaplaştığı coğrafyanın adıdır.Vatan ,aynı dili konuşan insanların din ile hesaplaştıkları alanın adıdır.Başka bir deyişe milletin yani dilin,din ile giyotinlerle hesaplaştığı yerdir.
Vatan hainliği kavramını 1789 Fransız ihtilalı sonrasında milliyetçilerin en çok dinciler için kullandıkları bir kavramdır.Çünkü vatan millidir ve ulusal bir kavramdır.Dinde ise millilik yoktur,ümmet vardır.Millet kavramı sadece bir ulusu kaplamasına rağmen,dinin alanı biraz daha geniştir.Çünkü aynı dine inanan farklı dilleri konuşan insanlar bu millilik kavramının dışında kalırlar.
Bizim tarihimize bu kavram 1919 da Kurtuluş Savaşı esnasında bolca kullanıldı.1919 öncesi İtaati Terakki Partisi ile Hürriyet ve İhtilaf Partisi arasında da vatan hainliği kavram olarak çok kullanıldı.Çünkü itaatçiler, milliyetçiydiler ve onlar için vatan Turan’dı.Hürriyet Ve İhtilafçılar ise padişah yanlısı ve ümmetçiydiler.Onun içindir ki itaatçiler ,rakiplerini hep vatan hainliği ile suçlamışladılar.Enver Paşa, vatanı tarif ederken bütün Türklerin üzerinde yaşadığı alanı ,yani Turanı hedefliyordu.
Kurtuluş Savaşında ise vatan kavramını “Kuvveyi Milliyeciler” kullanmaya başladılar.Vatan işgal altındaydı. Vatan kurtarılmalıydı.Onlara göre itaatçiler, vatanı Turan macerası ile tehlikeye atmışlardı ve vatanın kurtarılması için genel seferberlik ilan edilmeliydi.Bunlara göre vatanı ancak milli kuvvetler kurtaracaktı.Milli kuvvetleri ise Kuvveyi Milliyeciler temsil ediyordu.
İslam ümmetini savunan Hürriyeti İhtilaf Partisi ise bu milli kuvvetleri ,yani Kuvveyi Milliyecileri düşman görüyordu.Onların İslam olmadıklarını ,onların öldürülmesinin helal olduğunu ,bunlarla savaşırken ölenlerin şehit,yaralananların gazi olacağını Şeyhülislam,Dürü zade Abdullah Efendiye söyletirdiler.
Dürrizade Abdullah Efendinin bu fetvasından sonra Anadolu’nun her yanında gerici ayaklanmalar başladı.Konya,Afyon,Kütahya,Düzce,Hendek,Çorum ve diğer bazı bölgelerde ayaklanmalar baş gösterdi.Kuvveyi milliyeciler bu ayaklanmalar karşısında çaresiz kaldıkları için Çerkez Ethem’den yardım istemek zorunda kaldılar.Çerkez Ethem ile milli kuvvetlerin ortak çabası ile bu gerici ayaklanmalar bastırıldı.
Daha sonra Kuvveyi Milliye savaşı kazandı ve devlet oldu.Bu devletin oluşmasına karşı çıkan gericiler ise her biri bir yerlere kaçtı.
Osmanlıyı yıkan savaş cephesi Çanakkale Cephesi değildi.Osmanlıyı yıkan cephe İslamcıların örgütlemiş oldukları Hicaz Cephesidir.Mekke Müftüsü Şerif Hüseyin ,İngilizlerle analaşarak İslam’ı Osmanlıda kurtardığını iddia ediyordu.
Böylece Osmanlı’da Panislamizm, İslam birliği anlamını yitirmişti.İslam Araplar tarafında Osmanlıya karşı acımasızca kullanılmış ve Müslüman Osmanlı askerleri imha edilmişti.
Soğuk Savaş döneminde ise emperyalizm hiç elini İslam’da çekmedi.İslamcıları hep sosyalistlere karşı kullanıldı.Altıncı Filoya karşı yapılan eylemlerde yine İslamcılar kullanıldı ve solcu katliamları gerçekleştirildi.
Şimdi bu soruyu herkes kendi kendisine sormalı; Kim vatan haini?
