Cumhurbaşkanı Erdoğan cenazeleri Bodrum kıyılarına vuran minik Kürt mülteci kardeşler Aylan ve Galip Kurdi için fotoğraflarını görünce yıkıldığını, insanlığı ve insanlık vicdanını sorguladığını beyan etmiş. 2 ve 3 yaşındaki çocukların cansız fotoğrafları kendisini ağlatan kareler olduğunu söylemiş. Yaşanan bu tablodan dolayı bütün batıyı suçlu bulmuşmuş.
Suriye iç savaşıyla birlikte her gün yaşanan Mülteci dramı karşısında gerçekten bir an olsun bu drama son vermek üzere rasyonel bir muhasebeyi yaptılar mı? Bilmiyorum ancak Suriye ile ilgili yürüttükleri politikanın yaşanan iç savaş, göç ve katliamlara olan yansıması tüm diplomatik çevreler tarafından teyit edilmektedir. 7 haziran seçim sonuçları karşısında hiddetle Bir tek pkk li kalıncaya kadar savaş biçimindeki Kürt Düşmanlığı üzerinden yürüttüğü kaosun yıkıcı sonuçları olan Kurdi’ lerin kıyılara, dağlara ve sokaklara vurmuş cenazeleri karşısında duygulanmamasının yolu bir an önce savaşı bitirmesinden geçer.
Vahşi Daiş çeteleri karşısında evlatlarının kanıyla canıyla direnen Kobani halkının ölüm kalım mücadelesi karşısında “Kobani düştü düşecek” dediği an bu fotoğrafların olabileceği ihtimalini aklından çıkarmamalıydı. Telabyad’ın Daişten temizlenmesi ardından kendilerini sınırlarımıza vuran mülteciler arasında sınırın bu yakasına geçtikten birkaç gün sonra Kobaniye saldıran Daiş çetelerinin Kurdi ailesinden 11 kişyi katlettiğini, kurdi ailesi de binlerce diğer Kürt, Arap, Suryani,Türkmen ve diğer halklardan aileler gibi bu katliamlardan kurtulmak için kendilerini önceden ölümlü olduğu bilinen bu yollara vurduklarını, Küçük Aylan’ın hazin öyküsüyle birlikte cansız bedeni Bodrum kıyılarına vurunca mı öğrendi sayın Cumhurbaşkanı
Dünyayı vicdana getirdiği söylenen bu fotoğrafla sınırlı değil Kurdi’lerin öyküsü. Daha dün TBMM inden çıkarılan sınır ötesi savaş tezkereleriyle mi? Bu felaketleri durduracaklar, Bu gün Kürt coğrafyasının dört bir yanında yaşatılan cehennemi savaşın yarattığı sonuçlar değimlidir bu gözyaşına neden olan fotoğraflar. Bu fotoğrafın diğer fotoğraflardan ne farkı var. Bu fotoğrafın Bir gecede öldürülen üçyüz Kobanili kürdün fotoğrafından ne farkı var . Bu fotoğrafın 32 çocuk yaşta Kürdün uçaklarla parçalandığı Roboski fotoğrafından ne farkı var. Bu fotoğrafın Suruçta Sadece insani ve sivil dayanışma için gelen 32 genç insanın yaşamına bir bombayla son verilmesi fotoğrafından ne farkı var. Bu fotoğrafın Diyadin’de,silah seslerinden ürküp çalıştıkları fırının odunluğuna sığınan İmam hatip öğrencisi 16 yaşındaki Muhamet Aydemir ve arkadaşının kafalarına kurşun sıkılarak öldürülmeleri fotoğrafından bir farkı mı var. Bu fotoğraf. Silvan, Varto, Gever, Slopi, Cizre, Batman,ve birçok yerde öldürülen sivil şahısların fotoğraflarından çok mu farklı. Hiçbir albüme sığmayacak kadar çok olan bu fotoğrafları saymakla bitirmek mümkün değildir
Batıyı dahi vicdana getiren ve Cumhurbaşkanını da çok üzen bu hazin fotoğrafların hiç olmaması için sadece barış, hukuk, Adalet ve özgürlük, için can siperane uğraşan çığlık atan İnsan Hakları Savunucularına, barış severlere, aydınlara, kadınlara, çocuklara, halka cop kurşun toma, ve gazlarla saldıran güvenlik güçlerine dur demesi Aylan’ın cansız fotoğrafı karşısında duygulanmasından çok daha insani bir durumdur.
Bu fotoğrafların yanına diğer bir fotoğrafı da iliştirmek elbette insani sorumluluğun gereğidir. Hiç arzu etmedikleri halde ömürlerinin baharında sadece verilen emirlerle bu haksız ve nedensiz savaşta yaşamını kaybeden gencecik Polis, asker, güvenlik görevlilerinin cansız bedenleri önünde isyan eden aileleri, eşleri, çocukları, sevgililerinin, göz yaşı ve çığlığı fotoğrafı da Aylan’ın fotoğrafı gibi umarım Cumhurbaşkanını hüzünlendirir ve bir an önce bu savaşı bitirmenin arayışına sokar. Aksi durumda Aylan’ın fotoğrafı bir seçim donesi olmaktan öteye geçmez.