Özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra ki sürece baktığımızda polisimiz, askerimiz, sivil gençlerimizin bir kaçını her gün toprağa veriyoruz.
Peki neden? Niçin?
Yan ve yandaş haberciler havuz medyası her kafadan bir senaryolar üreterek gerçekleri saklamak konuyu saptırmak için elinden gelen bütün çabayı çabaları sarf ediyorlar ancak bu gerçekler öyle böyle gerçekler ki hiç kimse bunları kapatamaz.
7 Haziran da seçim oldu sonuçlar ortaya çıktı ki AKP artık tek başına iktidar olamıyor.
İki üç gün saraya kapanan ve 400 milletvekili isteyen uzun adam bu süre içerisinde seçim sonuçlarını beğenmedi ki ilk konuşmasının ilk cümlesi olarak erken seçim dedi.
Hâlbuki daha önce ki yıllarda erken seçimin ülke ekonomisi adına çok büyük külfetler getireceğini kendisi bas bağırıyordu ama istedi…
Sadece seçim istese ve orada kalsa idi ülkemizin insanları bu zorunluda olsa yeniden seçime katlanacaktı..
Ancak önce kendisi daha sonrada yanında ki çok bilenler 400 milletvekili verilmediği için ülke kan gölüne döneceğini kaos yaşanacağını açıkça belirtirken şayet 400 milletvekili verilseydi her hangi bir cinayetin kaosun olmayacağı konusunda birleşiyorlardı.
Neticede 7 Hazirandan bu yana yüzlerce resmi elbiseli görevli gençlerimiz aynı şekilde de yüzlerce sivil gençlerimiz toprağa verildi ama hala dur durak bilinmeden Türkiye’nin her tarafında BARIŞ BARIŞ BARIŞ Seslerine rağmen halen katliamlar yollarda patlamalar vahşice saldırmalar katliamlar devam etmektedir.
Ölen kim öldüren kim bunun tek karşılığı kardeşin kardeşi arkadaşın arkadaşı vurduğu bir durumla karşı karşıya kaldığımızdır.
Hiçbir AKP yöneticisinin başbakanın cumhurbaşkanının bakanların oğlunun öldüğünü öldürüldüğünü gördük mü? Bunların eşlerinin ağladığını gördük mü? Ama bu yapıdakilerin şehit anne ve babalarına eşlerine kardeşlerine hakarete varan sözler söylediğini hepimiz görüyor ve okuyoruz. Hele de birileri “ ne mutlu şehit analarına “ diyor ya bizde diyoruz ki Allah bu mutluluğu sana da kana kana nasip etsin İnşallah..
Bütün bunlar ortada iken sağda solda kahvede parkta gördüğümüz vatandaşlara İnsanlarımız ölüyor diyoruz o diyor ki “ Şehitler ölmez “
Bu sistem insanları böldü kutuplaştırdı diyoruz o diyor ki “ Vatan bölünmez “
Dönüp illahide hemen şimdi barış diyoruz o diyor ki “ Kanı yerde kalmaz “
Yeter artık hiç kimse ama hiç kimse ölmesin diyoruz o diyor ki “ İllahi de intikam “
Analar bacılar eşler babalar çocuklar ağlamasın diyoruz o diyor ki “ Ne mutlu şehit analarına “
Bütün bu sorulara bu cevapları verirken sen vatansever oluyorsun ben bölücü oluyorum öyle mi?
Aslına bakarsan ve yine aslında bu ülkede yaşayan bu ülkeyi en çok seviyorum diyenden daha çok seven bizler yurtseverler için söylemek gerekiyorsa bizler insan olmak isteyen kıblesine insanı koyan insanlarız sizler tabut ve kan üzerinde politika yapan birer cansız beyinsiz varlıklarsınız.
Bu nasıl düşünce bu nasıl anlayış ve bu nasıl insanlık ki örneğin Cizre de 120 bin insanı dokuz gün açık hava hapishanesi yapacaksın kafasını çıkaranı özel timcilerle katledeceksin 21 kişi bu süreçte hayatını kaybedecek ondan sonra da kamu güvenliğinden kamu mallarını koruma edebiyatı yapacaksın.
Peki, Cizre de yakılan yıkılan tüm mallar kamu malı değil mi? O 21 kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi idi?
Neden niçin bu kamu mallarını korumadın koruyamadın? Koruyamıyorsan orada ne işin var?
Başka zamanlarda başka mekânlarda Türkiye’nin her bir köşesinde birileri demokratik hakkı olan eylemler yaparken önüne dikilen emniyet güçleri olası bir olayda kamunun huzuru bozulacağı ve kamu malına zarar verileceği iddia edilerek eylemleri ellerinden geldiğince engelleyenler Cizre’de neredeydiniz? Silvan da ve camisi ile cem evi katledilen Varto da nerede deydiniz?
Öyle görünüyor ki Kasım da geldiler kasım da gidecekler ne yapalım az kaldı bir ay daha idare edeceğiz geldikleri gibi gidebilecekler mi ya da ondan sonra hukuk önünde nasıl hesap verecekler verebilecekler mi bakacağız göreceğiz.
NOT :Tüm halkların özgürce ve barış içerisinde yaşaması ve yaşatılması dileği ile bayramınız kutlu olsun iyi bayramlar