Alman basınından Der Spiegel 1 kasım seçim sonucunu “ Kanlı seçim zaferi “ olarak tanımladı. Gerçekten 1 Kasım seçimleri öncesinde devreye sokulan şiddet ve ve katliamlar sonucunda ortaya çıkan seçim sonucunu izah edecek bundan daha anlamlı başka hiçbir kelime bulunmamaktadır. Kamuoyu araştırma şirketleri tarafından dahi tahmin edilemeyen 1Kasım seçim sonuçları sonuç olarak ortaya çıktıktan sonra herkes kendince tarif etmeye, yaptığı tarif ve tanımlama doğrultusunda bilimsel bir çerçeveye oturtma gayreti içerisine düşmüş, baskı, şiddet ve tehditle üretilen bir sonuca daha sevimli bir kılıf giydirme yarışına girişmişlerdir.
Oysa tüm bilimsel araştırma yöntemleri normal şartlar altında bilinen formülasyonlara göre yapılmakta ve benzer yaklaşık sonuçlar alınmaktadır. 7 Haziran seçimlerinden sonra normal sayılabilecek tüm koşuların ortadan kaldırıldığını, oyun kuralının değiştirildiğini, Cebir ve hile sayılabilecek ne varsa devreye sokulduğunu görmezden gelerek normal veriler üzerinden hesap yapmanın geçerliliğinin bulunmadığını bilmek gerekir.
Sonucu kabul edilmeyen 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra 32 kişinin öldürüldüğü Suruç katliamıyla başlatılan katliamlar dizisi durmaksızın devam etti. 102 kişinin canlı bomba ile Ankara’da katledilmesinin ardından Muhalefet için özelikle HDP için serbest propaganda imkânı tamamen ortadan kalkmış oldu. Cizre, Nusaybin, Varto, Şırnak, Silvan, Diyabakır Sur gibi birçok yerde 150’yi aşan sivilin katledilmesiyle toplam sivil ölümleri 250’yi geçti.
Yaratılan bu katliam ve dehşet ortamında açıktan HDP hedef alınarak terörize edilmek suretiyle izole edildi. Ankara’da 102 kişinin ölümüne yol açan kanlı katliamın ardından Başbakan Davutoğlu Katliamın kendilerine 2 puan getirdiğini itiraf etmesi başlatılan şiddet ve katliam tablosunun neden ve sonuçları konusunda da yeterince fikir verdiğini söylemek gerekiyor. Ayrıca Başbakan ve Cumhurbaşkanı bir yandan sürekli koalisyon karşıtı konuşmaları, beyaz Toros tehdidinden, gençleri evlendirme vaadine kadar vaatlerde bulunmaları, Diğer yandan yaratılan şiddet ortamının istikrarsızlık olarak beyan ederek tek parti iktidarını göstermeleri seçmen üzerinde yaratılan korku ve dehşetin ortaya çıkan sonuca dönüşebileceğinden sadece bu yöntemin senaryosunu hazırlayanlar dışında kimse tahmin edemedi.
Yaratılan baskı, korku ve tehditlerle tek parti iktidarı kotarılmasına rağmen herhangi bir istikrarın görünürde olmaması, şiddet ve savaş politikalarına devam edilmesi sürecin tamamen demokrasi dışı bir mecraya çekildiğini 8 Hazirandan sora devreye sokulan sivil askeri karma darbenin kademeli olarak etkinleştirildiğini göstermektedir. 1 Kasım seçimlerinden önce mevcut durumu eleştirenlerin dahi 1Kasım sonrasında ortaya çıkan sonuca övgüyle yaklaşmaya başlamaları, yorum ve değerlendirmelerini buna göre formatlamaya çalışmaları yavaş yavaş darbenin kurumsulaştırıldığını göstermektedir.
