Bu ne biçim bir düzen hey yüce Allah’ım. Bir yanım kış, bir yanım bahar bahçe. İnsanlar ölüyorlar. Kimi genç, kimi çocuk kimi yaşlı kimi kadın kız kimi Erkek.
Bugün Paris’i dinliyorum. İnsanlık param parça. Tıpkı Ankara Gar meydanındaki gibi.
Kim bunlar.Kimler bunlar.Kim neden,niçin yetiştirdi bunları.Bu fedailer gerçekten cennete gidecekler diye mi bu eylemleri yapıyorlar, inanın bilmiyorum.Şunu iyi biliyorum ,batının kar hırsı kendi sonunu da hazırladı.Bu cennet fedaileri Libya başkanı Kaddafi’ye karşı batı tarafında yetiştirildi.Dahası ,batı bunları Suriye’de Esat’ı devirmek için yetiştirdi.Yani sözün kısası batı bunları anti emperyalist Arapları sindirmek için yetiştirdi.Geldiğimiz nokta burası.”Buyurun cenaze namazına.”
İnsanlar, şu benim ülkemin garip insanları, köşesine çekilmiş kabuklu bir salyangoz gibi ser sefil olup bitenleri çok uzaklarda izlemekte.
Gelin, hep beraber bir anlığına Silvan’a gidip Kürt olalım. Yani hep beraber bir dakikalığına empati yapalım. Kendimizi bir an Silvan’ın sokaklarında his edelim. Gözlerimizi kapayalım ve kendimizi dinlemeye başlayalım. Kendimizi bir anda Silvan’ın çatışmalı bir mahallesinde his edelim. Bugün tam 11 gündür sokağa çıkamıyorsunuz. Dışarıda gümbür gümbür silahlar patlıyor. Kim kime ateş ediyor bilmiyorsunuz. Evin ön cephesine sürekli mermiler geliyor. Her silah patlamasında çocukların kucağında çığlık atıyor. Sen hiçbir şey yapamıyorsun. Evde elektrik yok. Su yok. Telefon yok. Ekmek yok. Ama halen ölmediğine şükür ediyorsunuz ve çocuklarınıza sarılıyorsunuz. Ondan sonra avazınız çıkıncaya kadar bağırıyorsunuz.”Gözünü seveyim Yeni Türkiye.”
Gelin bir süre de bu ülkede Alevi olalım. Kapayın gözlerinizi kendinizi Maraş’ın Yörük Selim mahallesinde bir evde his edin. İbadethaneniz yasaklanmış. Kapılarınıza öldürülmeniz için işaret konulmuş. Mülakat ile yapılan sınavlarda işlere alınmıyorsunuz. Bürokraside yoksunuz. Dışarıda devlet sana potansiyel suçlu gözü ile bakıyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, IŞID seni tehdit ediyor. Yani bunca yoksulluktan sonra, birileri senin canını da istiyor. Bir yetkili seni çağırıyor. Diyor ki tedbirini al, IŞID seni ve senin gibilerini pek yakında bombalayacak. Ondan sonra ayağa kalkıp dua ediyorsun, diyorsun ki “Allah’ım bizi bu Yeni Türkiye’de koru.”
Gelin bir günlüğüne bu ülkede kadın olalım. Önce sizin başınızda saçınıza bakarlar. Başınız bağlı ise sorun yok. Başınız bağlı olduğu halde polis bile size kelepçe takmışsa o polis müdürü de o vali de bir gecede görevden alınır. Eğer başınız açıksa sizin için her yol mubahtır. Dilek Doğan olursun, evine girerler ve kafana sıkarlar. Kimse de bunlardan hesap soramaz. Halkevi üyesi Dilşat isen, önce senin kalça kemiğini kırarlar, sonrada küfür ederler. Eğer genç bir hamile anne adayı isen, karnını tekmeler, bebeğini düşürürler. Miting meydanlarında senin saçlarında tutarlar meydanlarda sürüklerler. Ama hiçbir yetkili hakkında soruşturma açılamaz ve kimse de tutuklanmaz. Zaten sen başını açmakla bütün bunları hak etmişsin. Ondan sonra yaşasın Yeni Türkiye diye bağıracaksın.
Gelin bir günlüğüne bu ilkede emekçi olalım. Asgari ücret 900 lira ama sen 1300 lira aldığını kabul et. Kira 500 lira. Elektrik 80 lira. Telefon 50 lira. Mutfak 500 lira. Okul masrafı 400 lira. Su 30 lira. Tüp 80 lira. Isınma 300 lira. Etti mi 1840.Sen alıyorsun 1300 lira. Bu farkı nerede kapattığını hiç kimse bilmeyecek. Ama buna rağmen şükür deyip büyüklerin ellerinde, küçüklerin gözlerinde öpüyorsun. Aklı alınmış, beyni çalınmış, acayip bir mahlûkata dönüşmüşsün. Ondan sonra meydanlarda yaşasın Yeni Türkiye diye bağıracaksın.
Gelin bir günlüğüne bunca olumsuzlukları protesto etmek için başkent Ankara’ya giden duyarlı bir vatandaş olalım. Barış halayları çekelim. Sen daha toplanmaya hazırlanıyorsun. Kilis’ten beri izlenen canlı bomba sana yaklaşmış ama sen bilmiyorsun. Onu izleyen devlet ona dokunmuyor çünkü memlekette demokrasi varmış. Bu canlı bombanın yakalanması için suçun işlenmesi gerekiyormuş. Bombanın patlamasını bekleyeceksin ki fiil suça dönüşsün. Sonra o cennetlik vatandaş kendini patlatır ve 102 insan can verir. Ondan sonra o yaralı ve ölülerin üzerine gaz sıkıyorsun ki terör olmasın. Ondan sonra orada toplanan insanlar bağırıyorlar, Yaşasın Yeni Türkiye.”
Diğer taraftan kutu kutu paralar, dolar, Euro’lar var. Para sayma makineleri var. Ayakkabı kutuları var. Koca koca hediyelik saatler var. Evler, katlar, yatlar tırısına gidiyor.Yani senin anlayacağın ,hayat burada bahar bahçe.Bu insanların dokunulmazlıkları var.Onlara dokunan yanıyor.Sonra sen de bağırıyorsun,”Yaşasın yeni Türkiye.”
Sonra gözünü açıyorsun ,o ben değilmişim diyorsun.Bana hukuk mukuk lazım değil.Kimin ne hali varsa görsün diyorsun.Yeni Türkiye’de yeni uykulara dalıyorsun.İyi uykular yeni Türkiye.