Tarihin çöplüğü Osmanlı Rus savaşları ile doludur. Bu savaşların kazanan tarafı hep Ruslar görünmüş olsalar da, sonuçta kazananı olmamıştır. Osmanlı ve Rus halkları hep kaybetmiştir. Bu savaşların bir tek galibi vardır, o da batıdır. Ruslar her ne kadar da bu savaşlardan galip çıktık diyorlarsa da, onlar da en az Osmanlılar kadar zararlı çıkmışlardır.
Başta İngiltere olmak üzere batı Osmanlı Rus savaşlarında hep kışkırtıcı olmuştur. Hem Osmanlıyı kışkırtmıştır, hem de Rusya’yı kışkırtmıştır. Nasıl mı?
Örneğin 1853 kırım Harbinde batılılar Rusların Hıristiyan taba üzerinde hak idea etmesini desteklemişlerdir. Ama diğer taraftan da Osmanlı pazarını elinde tutmak için Osmanlıya hem maddi hem askeri, hem de manevi destek vermişlerdir.
TARİH TEKRAR TEKERRÜR MÜ EDİYOR?
19.Yüzyılda Osmanlı bugün ki gibi gene zor durumdaydı.1789 Fransız ihtilal inin maliyetçilik korkusu Osmanlıyı da sarmıştı. Osmanlı dağılmaktan kurtulmak için kendisini İngiltere’nin kanatlarının altına atmayı tercih etti. Bu dönemde İngiltere öncülüğünde Avrupa Devletler Konseyi diye bugün ki AB gibi bir teşkilat kuruldu. Osmanlı padişahları bu teşkilata girmek için her şeyini ortaya koydular. Başta İngiltere olmak üzere batının bir dediğini iki etmediler. Batı ise onları hep Ruslarla karşı kışkırttı.
Osmanlı Padişahı Abdülmecit batının dayatması ile 1839 da Tanzimat fermanını ilan etti.
1853 de Ruslara karşı kırım savaşını başlattı.
Savaş sonucu Osmanlı devleti yüklü olarak batı devletlerine borçlandı.
Hazinenin içi boşatıldı.
Abdülmecit batının gözüne girmek için onlara madalya bastırdı. Madalyanın bir yüzünde Abdülmecit’in resmi vardı. Diğer yüzünde ise “Senin için öldük Avrupa.” Yazılıydı. Bir başka madalyada ise “Senin için borçlandık Avrupa.” Yine Abdülmecit tarafında bastırılan başka bir madalyada “Senin için yendik Avrupa. Siliste 1854.” Yazılıydı.
Batının baskısı ile ıslahat fermanı yayınlandı. Bu anlaşmalarla batılılara birçok konuda ayrıcalıklar veriliyor ve yabancılara toprak satışına izin veriliyordu.
Bütün bu yalvarma ve yakarmalara rağmen batı hep Osmanlıya mesafeli durdu.
Abdülmecit sürekli batılılardan borç para aldı..
Abdülmecit’ten sonra gelen ABDULAZİZ ise borçlanmaya devam etti
Hazine tam takırdı.
Batı da artık borç vermiyordu. Çünkü Abdülaziz iflas etmişti. Batı borç para vermeyince, Abdülaziz Ruslara yöneldi. Rus yanlısı bir sadrazam atayarak, Ruslardan borç para istedi ve aldı.
Batı bundan rahatsız oldu ve Abdülaziz’e darbe yaptı. Abdülaziz’in yerine getirilen 5.Murat, dengesi yerinde değildi. Bir yıl sonra onu aldılar yerine 2.Abdülhamit getirildi.2.Abdülhamit İngiliz yanlısı bir diktatördü.
Anayasayı rafa kaldırdı.
Meclisi mebus anı kapattı.
1877 de batının desteği ile Ruslara savaş açtı. Tarihte buna 93 harbi derler. Osmanlı çok büyük kayıplar verdi.
Abdülhamit 36 yıl çok sıkı bir diktatörlükle ülkeyi yönetti. Onun için halkımız Abdülhamit’i çok sevdi.
1914 de Sarıkamış harbi Almanların hatırası için yapıldı. Amaç Ruslarla Polonya cephesinde savaşan Almanların yükünü hafifletmekti. Enver Paşa, Alman General LİMAN VON SANDERS ile birlikte Sarıkamış dağlarına 110.000 bin asker çıkardı 100.000 bini dağda öldü.
Sözün kısası batı, Osmanlıyı hep kışkırtıp Ruslarla savaştırdı. Her savaş sonucunda on binlerce evladımızı kaybettik. Bütçemiz tam takır oldu. Osmanlı böylece tarihe karıştı.
OYUN AYNI OYUN
Şimdi aynı oyunların bir tekrarı yapılıyor. Amaç Türkiye Cumhuriyetini Osmanlıya dönüştürebilmek.
Şimdi geldiğimiz nokta yine Avrupa Devletler konseyi (Avrupa Birliği). Yine Ruslarla savaş için tamtamlar çalınıyor.
Suriye’de bir Rus savaş uçağı düşürüldü. Neden bu uçak düşürüldü? Angajman koca bir yalandır, çünkü ege Denizinde bu bağlantı kuralları her gün ihlal ediliyor.
Rusya ile gerilim yaratmak kimin ne işine yarar?
Türkiye’nin bu gerilimde ne çıkarı olabilir?
Türkiye tarımı bu gerilim sonucu çöker mi?
Türkiye ile Rusya savaşırsa sonucu ne olur?
Suriye’de bizim ne işimiz vardı?
Şimdi Suriye’de ne haldeyiz.
IŞID bizi ne kadar tehdit ediyor?
Batıdaki Türkiye IŞID işbirliği propagandası, yarın Türkiye’yi zor durumda bırakılabilir mi?
Türkiye kamuoyu şu anda ayrıştırılmış durumda. Bu ayrışma yarın bu ülkeyi bir yangın yerine dönüştürebilir mi? Bu soruları daha da çoğaltmak mümkün.
Peki ya ne yapmalı? Bu sorunun cevabını herkes kendi kendine sormalı diye düşünüyorum.