ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

İnsan haysiyeti, onuru, şerefi insanın doğuştan sahip olduğu temel insan haklarının vaz geçilmez, devir edilemez unsurlarındandır. Bu temel insani değerlerin ne sebeple olursa olsun rencide edilmesi çürütülmesi insanın aşağılanması ve düşürülmesi anlamına gelmektedir.

Son dönem ayyuka çıkan taciz ve tecavüzlerin gizlenemez örtülemez hale gelerek patlayan bir lağım gibi ülkenin dört bir yanında ortaya çıkması, siyasal çürüme ile parelel ahlaki, inançsal, toplumsal çürümenin ve rezilleşmenin ne düzeye ulaştığını açıkça göstermektedir.  Yaşanan bu çürümenin hiçbir iktidar refleksiyle üstünü örtmenin, görmezlikten gelinmenin, kapatmanın toplumsal vicdanda yeri kalmamıştır.  Yaygınlaşan ve belli ölçülerde himaye gördüğü inkâr edilemez bu rezaletin sürdürülemez olduğu açığa çıkmıştır.

Bu rezaletin işlendiği kurumlar ve bu kurumlarla ilişkilenmiş kişilerin işlediği bu aşağılık filleri işleyenlerin manevi değerler üzerinden inşa edilmeye çalışılan kurum ve kişiler olması rezaletin ve ahlaksızlığın varmış olduğu aşama açısından son derece betimleyici olmuştur.

Önce Karaman Ensar vakfında ortaya çıkan ve çocuklara yönelik iğrenç tecavüz ve saldırılar iktidar refleksiyle savuşturulmaya çalışıldı. Hatta aileden sorumlu ve kendisi de bir anne olan ilgili bakan çocukların ve ailelerinin insan onur ve haysiyetini gözetleme yerine kurum dediği iyice çürüdüğü ve koktuğu görülen vakfın itibarını öne çıkararak bir kereyle bir şey olmaz mealinde ifadeler kullandı.

Şimdi de aynı vakfın Bitlis Şantiyesinde daha ağır bir rezaletin lağım gibi ortaya çıkmasıyla işlenen ahlaksızlığın kişisel olmaktan öte kurumsallaştığını göstermektedir. AKP il yöneticilerinin, Toplumun eğitiminden çocukların ailelerin insani, ahlaki toplumsal gelişmesinden aydınlanmasından sorumlu İl Mili eğitim Müdürü’nün adının karıştığı tecavüz skandalı Karaman ve ülkenin diğer kent ve kamlarında yaşandığı ortaya çıkan iğrençliklere bakıldığında bu işin sistematik bir skandala dönüştüğünü göstermektedir.

Bitlis’te Ensar vakfının, İmamlıktan ayrılma, Milli eğitim Müdürlüğünde din kültürü öğretmeni olarak atanmış iki önemli ismi ensar vakfına ait çeşitli evlerde kalan 9 kadınla baskı, şantaj ve zorla ilişkiye girdikten sonra zaman zaman bu kadınları aynı iğrenç yöntemlerle kente teşrif buyuran saygın muhafazakâr konuklara da ikram ettikleri iddia edilmektedir. Baskı ve korku nedeniyle bir çok kadın şikayetçi olmazken şikayetçi olan iki kadının da tıpkı Karamanda olduğu gibi şikayetleri sumen altı edilerek tecavüzcülerin korunması cihetine gidilmiştir. 2 kadın Bitlis Hersan Polis karakoluna 1 kadın da Mustafa Yeter karakoluna giderek kendilerine tecavüz edildiğine dair şikâyet etmelerine rağmen her hangi bir işlemin yapılmadığı iddia edilmektedir.

İşlenen bu aşağılık fiillerin sadece Ensar vakfı gibi yerlerde yapılamadığı gibi devletin denetiminde olan birçok kamp kurs gibi yerlerde de yaşandığı basına yansımaktadır. Nizip’ te Savaş vahşetinden kaçarak bu ülkenin namusuna sığınan Suriyeli mültecilerin barındırıldığı bir kampta 30 u aşkın çocuğa yönelik 1.5- 2 lira karşılığında namussuzca tecavüze uğramalarının İnsan haysiyetine ve onuruna yönelik saldırıların vardığı düzeyi göstermektedir. Bir ülkenin namusu mu önemli? Yoksa iyice namussuzlaşan kurum ve şahıslar mı?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.