İkinci dünya savaşı sırasında Alman faşistleri Yahudi halkına yönelik soykırım gerçekleştirirken yaygın olarak kullandıkları yöntem gaz odalarında kitlesel katliam yapmaktı. Kadın, Erkek, Çocuk, yaşlı topladıkları Yahudileri gaz odasına gönderdikten sonra verdikleri zehirli gazlarla feci şekilde ölümleri gerçekleştirilirdi.
Ancak bu insanlık dışı katliam yöntemi gerçekleştirilmeden önce gaz odasına mahkûm edilmiş Yahudilere iğrenç bir oyun tezgâhlanırdı. SS subaylarının uyguladığı oyun şöyleydi: Gaz odası mahkûmları kendi aralarında yapacakları kavgadan başarılı çıkmaları halinde gaz odasına girmekten dolayısıyla ölümden kurtulacaktı. Oysa bu durum tamamen kirli bir oyundan ibaret idi. Perişan vaziyetteki bu insanlar son bir kez yaşama şansını yakalamak hayatta tutunmak için bir birlerini parçalarcasına kavga eder, sonuçta bu kavganın kazananı olmazdı. Çünkü kavgayı kaybedenler gibi kazananlar da gaz odasını boylar ve o malum korkunç sondan kurtulmazlardı.
CHP nin son durumuna baktığımızda aynı hikâyeyi anımsamamak mümkün değil. CHP, baş ta demokrasi güçleri olmak üzere Kürt siyasal hareketi ve HDP ye yönelik Hükümet-devlet tarafından ortak yürütülen yok etme kampanyası karşısında tutunduğu tavır bu hikâye ile son derece uyum sağlamaktadır. CHP nin en zayıf noktası olan “Terörle “ HDP ve Kürt siyasi hareketi yanında görünmeme pahasına Hükümetin her çeşit hukuk dışı anayasaya aykırı uygulamalarına ortaklaşarak İktidarın gazabından kurtulacağını ve böylelikle ana muhalefet görevini yerine getireceğini düşünüyordu.
Kürt milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılması sırasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ nun dokunulmazlıkların kaldırılması lehinde otuza yakın Milet vekiliyle oy kullanması, kendisini linç edilmekten kurtarmadığı gibi kurtarmayacak ta.
Şehit cenazesinde Başbakan ve bakanlarında olduğu kalabalıkta Başbakanla buluştuğu söylenen Osmanlı ocaklarına üye kriminal -mafya tik şahısların önce CHP liderine yönelik hakaret ve çelenk parçalama seansı ardından huzurda bulunan Kılıçdaroğlu’na iadeli taahhütlü olarak bırakılan Merminin jargonuna baktığımızda sıranın kendisine geldiğini söylemeye bile gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun Alevi Kürt kimliğini inkâr etmesinden tutun HDP li milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıran ve kendisi tarafından anayasaya aykırılığı kabul edilen yasanın onaylamasına kadar bütün işlediği günahların kendisini ve partisini, İdeolojik iktidar değişimini esas almış AKP nin hedefi olmaktan kurtarmadığını görmesi gerekiyor.
CHP mevcut duruma rağmen hala klasik devlet partisi veya devletçi kodlar üzerinden geleneksel konumunu sürdürebileceğine inanarak hareket etmekte, yok edilmekte olan demokrasinin yerine ikame edilecek “yeni Türkiye” rejiminde yerinin olmayacağını kavramaktan uzak oluğunu son bir kez hatırlatmakta fayda olduğunu söylemek gerekiyor.
Bu öngörüsüzlüğün, daha açık ifade etmek gerekirse Kürt, Alevi, Ermeni ve farklı etnik, kültürel, İnançsal, değerler düşmanlığı üzerinden yaşanan körlüğün CHP hikâyesinin sonunu getirdiğini artık CHP lilerin de görmesi gerekiyor.