ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana Ülkede,  tek adam egemenliğine dayalı “Yeni Türkiye” sevdası uğruna ortaya konulan şiddet kasırgası, boyutlanarak, kan gözyaşı deryası oluşturarak, etrafını da adeta cehenneme çevirerek yoluna devam ediyor. Aralıksız devam eden şiddet kasırgası, ülkeyi yöneten gücün, aklın mevcut gazabı devam ettikçe çatışma ve katliamların da devam edeceğini, yakın gelecekte sadece bu ülkede değil bu coğrafya da’ da kimsenin yüzü gülmeyeceğini göstermektedir.

Her katliam sonrasında verilen mesajla, vazgeçilmeyen şiddet ve nefret söylemleri bize bu kan ve göz yaşı deryasının rahat bitmeyeceğini Ülkemizi tekelden yöneten tek adamın, Âdem’in Çocuklarıyla başlayan mitolojik şiddeti günümüze uyarlayarak “ebediyete kadar sürecektir”  biçiminde ifade etmesi ezberden söylenen sözler olmadığına yaşatılan kitlesel katliamlarla tanıklık ediyoruz.

44 kişinin feci bir şekilde öldürüldüğü, 238 kişinin yaralandığı Hava limanı saldırısı sonrasında birden çok ABD başkanlarına danışmanlık yapmış kıdemli danışman Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan hakları Bölüm başkanı Profesör David Phillips bu korkunç saldırıyı Türkiye’nin şimdiye kadar bölgede uyguladığı başarısız politikaların bir sonucu olduğunu beyan etmesi , Türkiye’nin yönetim olarak bu dehşet verici terörist saldırılar konusunda masumiyet karinesine sığınarak, sadece batıyı suçlayarak sorumluluktan kurtulamayacağını göstermektedir.

Phillips, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Esat ile mücadele adına radikal İslamcı guruplara destek vererek kontrolü altına almak istediğini ancak bu politikanın ters teperek Türkiye’yi vurduğunu söylemektedir. 

Phillips,”Erdoğan, bu radikal gruplarla mücadele etmek yerine onları kollayıp kuruyarak, onlarla en etkili mücadeleyi yapan Kürtleri vurmayı tercih ettiğini belirtmiştir. Phillips  “Erdoğan’ın İşid’e karşı savaşanları yok etmeye çalışarak çok büyük hata yaptığını, ülkesini tehlikeye attığını“ söylemiştir. Yapılan bu tespitleri sıradan bir Türk aydın, akademisyen, gazeteci yazarın ifade etmesi durumunda” terör destekçisi” olarak cezaevini boylamaması imkânsız hale gelmiş bulunmaktadır.

Bütün dünya Türkiye ile IŞİD arasında var olan direkt ya da dolaylı kriminal ilişkilere vakıf iken, Türkiye’nin müttefik olduğu başta ABD ve Ab ülkeleri bu ilişkiler konusunda her gün Türkiye ile polemik yaşarken, Türkiye ile ilgili böylesine olumsuz bir algı ve tespit oluşmuş iken, Suruç katliamından Hava limanı katliamına kadar 250 den fazla Türk vatandaşının ölümüne yol açan bütün saldırıların ışid tarafından gerçekleştirildiğine dair kesin kanaat varken, Türkiye adına saldırılar konusunda açıklama yapan yetkili ve etkili her kes kesin bir dil ile IŞİD’ ifade etme yerine suç ve suçluyu başka yerde arama çabası içine girmektedir. Oysa IŞİD şu ana kadar gördüğü himaye ve desteği yeterli görmeyerek, büyük bir öfke ve aldatılmışlık psikolojisiyle Türkiye’yi hedefleyerek açık katliamlar gerçekleştirdiğini, gerçekleştirmeye de devam edeceğini bizi yöneten aklın ve iradenin çok iyi bildiğini belirtmek gerekir.

Bu psikoloji IŞİD ile var olduğu iddia edilen ilişkiden hala vazgeçilemediğini göstermektedir. Türkiye’nin bu konudaki sicili taksiri aşmış, Bütün dünya Işid belasını görüp ona göre konumlanırken, Türkiye’ yi yöneten ortak ittifak ve akıl Kürt düşmanlığı üzerinden bu belayı görmezlikten gelerek IŞİD’ e karşı en etkili öz savunma direncini gösteren Kürt halkına karşı sınırsız ve acımazsız bir biçimde uyguladığı yok etme konseptini sürdürmeye devam etmektedir.

Gelinen aşamada İsrail ile yapılan antlaşma, Rusya liderine gönderilen mektup, Mısır ile geliştirilmeye çalışılan ilişki, Esat ile yapılan flört, IŞİD’e karşı koalisyon güçleriyle daha etkili mücadele söylemleri dış politikada efelenmenin sürdürülebilir olmadığını nasıl gösteriyorsa Kürt sorununda da demokratik çözüm yerine şiddettin sürdürülebilir olmadığını bir an önce anlaşılmasında yarar var.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.