Paşa köşkü semtinde alevi yurttaşlarımıza karşı girişilen çirkin taciz eylemini esefle ve şiddetle kınıyorum. Darbeye ve darbecilere karşı duyarlı olmak, tepkisini dile getirmek ayrı bir şey, bunu fırsat bilip sürü psikolojisiyle toplumsal gerilimi artıracak, kutuplaşma ve ayrışmayı tetikleyecek davranışlarda bulunmak, en hafif deyimle sorumsuzluk ve aymazlıktır.
15 Temmuzda yapılan darbe girişimini tüm Türkiye halkları kınamış ve lanetlemiştir ve o geceyi sokaklarda neşe içerisinde darben girişiminde ki darbecilerin yakalanmasını darbe girişiminin kırılmış olmasını keyifle izlemiştir.
Ondan sonraki günler ve akşamlar özellikle alevi mahallerinde konvoylarla geçerek küfür ve sloganlar atarak halkı tedirgin etmek onlara sataşmak tam bir provokasyondu ve aynı şekilde o provokasyonu yapanları yaptıranları da şiddetle nefretle kınıyorum.
Bu ülkede bir arada kardeşçe, herkesin kendi rengiyle diliyle inancıyla ve özgürce yaşamasını temin edecek şekilde davranış sergilemek zorundayız. Tarihten ders çıkarmalıyız. Geçmiş yıllarda alevi yurttaşlara yönelik Sivas, Çorum, Malatya, Kahraman Maraş olayları Alevi yurttaşların malına, canına zarar verilmiş;
Bu olaylar Alevi yurttaşlarda onarılması güç travma ve derin izler bırakmasına neden olmuştur. Alevi yurttaşlardan Sünniliğe karşı haklı olarak kuşku ve öteki olarak bakmasına neden olmuştur. Toplumun tüm kesimleri birbirimizin hak ve hukukuna önem vermezsek kederde ve sevinçte ortaklaşmayı sağlayamayız.
O zamanda Ülkemizi darbe ve provokasyonlara karşı korumakta zorlanırız.
Herkesi birbirimizin hak ve hukukuna saygılı davranmaya davet ediyorum.
Darbe girişiminde bulunan bu güne kadar darbe yapan herkesi şiddetle ve nefretle kınıyorum ve 15 Temmuzun atlatılmasından sonraki akşamlarda özellikle alevi solcu Atatürkçü vatandaşlarımızın çoğunlukla yaşadığı mahalle ve semtlerde provokasyon yaparak Malatya halkını bölmeye ve bölerek çatışma yaratarak huzuru bozmaya çalışanları da aynı şekilde şiddet ve nefretle kınıyorum
Malatya çağdaş gazeteciler derneği şubesi olarak her türlü darbeye ve darbe girişimine hep karşı olduk bugünde karşıyız.
Darbelerin hiçbir meşru zemini yoktur ve milli iradeye karşı yapılan seçilmişleri bertaraf ederek diktatörce faşist bir anlayışla ülke yönetimine el koymaya çalışanları tasvip etmek hiç mümkün değildir.
Aleviler ve solcular bütün darbe ve darbe girişimlerinde en çok zararı işkenceyi ceza evini gören mağdur olan insanlardır.
O nedenle 15 Temmuz darbe girişimine AKP iktidarının bunca zulmüne bunca baskısına bunca taraflılığına rağmen yolsuzluklara haksızlıklara rağmen aleviler ve sol sosyal demokratlar en kötü demokrasi her türlü darbeden iyidir demiş ve ilk saatlerinde sonuna kadar darbe girişimcilerine karşı durmuş ve onları lanetlemiştir.
Paşa köşkü gibi mahallelerde yaşayanlar darbenin de darbe girişimler inin de yani faşizmin ne olduğunu çok iyi bilirler. Onlar bu güne kadar yapılan yapılmak istenen bütün darbelerde en büyük darbeyi yemişler büyük bedeller ödemişlerdir.
O nedenle halkımız her zaman her zeminde; ne darbe ne de diktatörlük yaşasın demokratik laik çağdaş hukuk devleti olması gereken çağdaş demokratik bir Türkiye demiştir demeye devam edecektir.
