Türkiye Malatya’nın Paşa köşkü semtinde Alevilere yönelik provokatif saldırı ile yeni bir sürece girdi. Hesapları iç savaş çıkarmak için yapıldı.
Amaçları Malatya’da iç savaşı başlatıp bütün ülkeye yaymaktı.
Arkasında, ikinci bir darbe dalgası, ya da dış müdahaleye davetiye çıkarmaktı.
Malatya Valisinin bilgi birikimi ve tecrübesi ile bu oyun boşa çıkartıldı.
Bunların tamamı FETÖ’ cü terör örgütüne mensup uyuyan hücrelerdi. Ama bir gizli el gene bunları korudu ve kimse tutuklanmadı.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İlahlar kılıçlarını çekti ve bir daha kınına koymayacaklar.
İlahlar bu ülkeyi parçalayıp yutmak istiyorlar.
İlahlar Suriye, Irak ve Türkiye’den yeniden bir yapılanmaya gidiyorlar.
İlahlar bu üç ülke halklarını da Şii, Sünni, Kürt, Türk ve Arap diye böldüler.
İlahlar Türkiye’de Kürtleri ve Alevileri ötekileştirip devletten soyutladılar, ötekileştirdiler.
Bu bölünmeyi siyasiler vasıtasıyla her geçen gün biraz daha keskinleştirdiler.
Bir cemaat üzerinden devlete operasyonlar gerçekleştirerek devletin hassas dokularını yerle bir ettiler.
Türkiye Cumhuriyetinin sigortalarının tamamını söküp attılar.
Hukuksuz bir düzen kurdular.
Şimdi ayrışma değil birlik zamanı.
AKP hükümeti devleti tek başına yeniden yapılandırmaya çalışıyor ama,yanlış üzerine yanlış yapmaya devam ediyor.
Askeri yeniden yapılandırayım derken bin yıllık devlet geleneğini yerle bir ettiler.
Yasama, yargı ve yürütmeyi tek merkezden topladılar.
Toplumun her kesimini birbirinde çekinir hale getirdiler.
Sürek avı başlattılar ve toplumda bir tedirginlik yaratıyor.
Muhalefetin bir kısmında ötekileştirme çabaları halen devam ediyor.
Cemaate bağlı bürokratlardan boşalan yerlere, başka cemaatlerden insanlar dolduruyorlar Aleviler halen bürokraside dışlanmaya devam ediliyor.
FTÖ örgütü bir günde bu hale gelmedi. Onlara yardım ve yataklık yapanların siyasi kanadına hiç dokunmadılar.
15 Temmuz darbesi dışarıda yeterli tepki almadı. Gerekçesi Türkiye’de zaten demokrasinin olmamasıydı.
Onun için demokrasi kavramı bir türlü tartışmaya açmadılar. Kim demokrat kim diktatör belli olmadı.
Meydanlardan demokrasi nöbeti tutanlar, demokrasi ile ilgili bir tek slogan atmadılar. Demokrasiyi tartışmadılar. Demokratik bir form düzenlemediler.
Sonuç olarak, hep bana Rab bana anlayışını yaygınlaştırdılar. Ben merkezli demokrasi anlayışının demokrasi olmadığını kitlelere anlatmadılar.
İçinde Alevilerin, Kürtlerin, işçi sınıfının, yani sosyalistlerin ve diğer ötekileştirilen halkların olmadığı düzenin adı demokrasi olmadığını bir türlü kavrayamadılar.
Demokrasinin olmadığı düzenler, kendi içlerinde çok yaman çelişkiler barındırırlar. Çözülmedikçe ileride felaketlere yol açabileceğini anlayamadılar.
Bu ülkenin kurtuluşu demokrasi iledir. Demokrasilerde FTÖ, darbeci ve dış müdahale şansı olmaz. Bunu başarabilir isek ülkemizi kurtarmış oluruz. Yoksa bu ülke her tehlikeye açık hale gelmiştir.
Dünyada demokrasi tarihinde, demokrasi ile yıkılan bir tek ülke yoktur. Ama hiçbir diktatörlük uzun süreli olamamıştır.