Osmanlı ve Selçuklu devlet geleneğinde padişah olmak için hanedan aileden gelme zorunluluğu vardı. Selçuklu padişahları, Selçuklu soyunda gelirlerdi. Osmanlıda ise padişah olmak için Osmanlı hanedanlığında gelme mecburiyeti vardı.
Eğer bu ülkede sıradan ailelerin çocukları devletin belirli bir kademesine gelebiliyorlarsa, cumhurbaşkanı, başbakan olabiliyorlarsa bunlar Atatürk’ün ve cumhuriyetin sayesindedir.
Eğer bu ülkede Atatürk ölürse geriye hiçbir şey kalmaz. Ülke paramparça olur. Atatürk ölürse geriye tarikatlar kalır. Etnik siteler ve mezhepler kalır. Bunlar da birbirlerini yemeye devam ederler.
Bir ülkeyi yok etmek istiyorsanız, önce onun kurucu ve koruyucu değerlerini yok edersiniz. Eğer kurucu ve koruyucu değerleri yok etmişseniz geriye bir şey kalmamış demektir.
Lozan, Sevr anlaşmasının alternatifidir. Bu ülkenin tapusudur. Lozan’ı öldürürseniz bu ülkenin tapusunu da yok etmiş olursunuz.
Atatürk, Abdülhamit’in alternatifidir. Atatürk modern iz mi, cumhuriyeti ve demokrasiye giden yolu temsil eder. Abdülhamit ise anayasayı, meclisi kapatan 33 yıl diktatörlükle ülkeyi yöneten despotizmi temsil eder.
Lozan bu ülkenin tapusu mudur, yoksa bu ülkenin başına bela edilen bir sözleşmemidir. Önce üstekiler bu konuda netleşmeleri gerekir. Nasıl olsa biz ne dersek diyelim taban yutuyor anlayışı çok sağlıklı bir anlayış değildir.
Lozan öncesine önceye kısaca bir göz atalım isterseniz:
1-Hicaz cephesinde Mekke Emiri Hüseyin, İngilizlerle birleşti, yemen cephesindeki bütün Osmanlı birliklerini imha etti. Hicaz cephesinde çekilmek zorunda kaldı.
2-Hicaz cephesi yenilgisi Süveyş Kanalı hâkimiyetini Osmanlıya kaybettirdi.
3-Filistin cephesinde çok ağır kayıplar verilerek Filistin, İngilizlere bırakıldı.
4-Irak cephesinde Osmanlı birlikleri çok ağır kayıplar vererek geri çekildi.
5-Sarıkamış’ta çok ağır kayıplar verildi. Rus orduları Erzincan, Muş sınırına kadar dayandı.
6-Mustafa Kemal öncülüğündeki, Çanakkale direnişi şanlı ve şerefliydi ama savaşı kazanmak için yeterli değildi.
7-Beş cephedeki yenilgi sonrasında Damat Ferit Paşa Hükümeti düşman güçleri ile Sevr anlaşmasını yapmak zorunda kaldı. Bu anlaşmanın bir maddesi şöyle diyordu. İtilaf devletleri ihtiyaç duydukları şartlarda istedikleri Osmanlı topraklarını işgal edebilirler, diyordu. İşte bu anlaşma gereği İzmir’e asker çıkarıldı. Osmanlı devleti sadece İstanbul ile sınırlı kaldı.
İşte bu şartlar altında milli kuvvetler Anadolu’ya dağıldı.
Damat Ferit ve onun şeyhülislamı DÜRÜZADE ABDULLAH EFENDİ milli kuvvetleri din dışı ilan etti. Onlarla savaşanın gazi ve şehit olabileceğinin fetvasını verdi.
Bu fetvadan sonra siyasi İslam ayaklandı. Milli kuvvetler Çerkez Ehem’den yardım isteyerek bunları bastırdı.
Milli kuvvetler düzenli orduya geçti ve ilk zaferini İnönü ovasında aldı. Sakarya’dan sonra başkomutanlık savaşları ile ülke bağımsızlığa kavuştu.
İşte bu şartlardan sonra Lozan ANLAŞMASI YAPILDI. Böylece ülkenin varlığı tescil edildi. Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi ülkenin tapusu da alınmış olundu.