15 TEMMUZ VE SONRASI…
15 Temmuz 2016 günü Türkiye faşist bir zihniyetin yapının kalkıştığı darbe ile karşı karşıya kaldıBu kalkışma FETÖ denilen bir zamanlar AKP iktidarının ve yönetiminin hep birlikte baş tacı ettikleri saygı da kusur etmedikleri “ hoca efendi “ dedikleri “ hadi gel seni çok özledik “dedikleri kişice organize edilmiş ve hayata geçirilmek istenmiştir.Bizlerinde salya sümüklü gerici dinci dini kullanarak bu ülkenin başına bela olacak dediğimiz Feto denilen kişinin 40 yıllık örgütlenmesi ve “ devleti ele geçirme “ organizasyonu ve projesi kapsamında bu hain saldırı gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Ancak Allaha şükür halkımızın da çok önemli karşı duruşu ile bu şer defnedilmiştir.
Bu darbe kalkışması ülkeyi ve Devleti elde etmek kalkışması olması hesabı ile en başta Devletin başında ki Cumhurbaşkanına ilk saldırı planlanmış ancak yine şükür ki başarılı olmamış olamamışlardır.
Burada belirtmek istediğim direk Recep Tayyip Erdoğan ın ismi ya da kendisi ilk etaptaki muhatap değil. Devleti teslim almak
İlk etapta Devletin başını cumhurbaşkanını teslim almak. O anlamda o makam da bu Ahmet olur Mehmet olur onlar için fark etmiyormuş.
Bu şerefsiz hain saldırı zannedilmesin ki sadece AKP ya da Recep Tayyip Erdoğana karşı yapıldı. B u kalkışma Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya yönelik bütün halkımıza ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı yapıldı.
FETÖ terör organizasyonu taa 70 li yılların başından bu yana bir cami imamı iken cemaat ve tarikat adı altında insanların dini değerlerini ve duygularını kullanarak bu günlere gelmiş.
Gelmiş hem de öyle bir gelmiş ki Devletin kılcal damarlarına kadar girerek Devletin en büyük kurumları olan TSK, YARGI ve polis MİT teşkilatlarının hepsine hâkim olacak duruma gelmiş.
Tabii bütün bunları bu örgütlenmeleri yaparken 14 yıldır iktidarda olan AKP ni de çok ciddi anlamda kullanarak onların bilerek ya da bilmeyerek desteklerini sağlayarak bu duruma gelmişler.
Türkiye de sahte bazı bilgi belgelerle ERGENEKON, BALYOZ, vs vs gibi örgütler yaratarak güzide bir kurum olan Türk silahlı kuvvetleri zayıflatılmış bütün üst kademe komutanlar ceza evlerine gönderilmiş kendi yandaşları olan ve şu an bazılarının firarda olduğu yargı mensupları tarafında ağır cezalara mahkûm edilmişlerdir. Bu organizasyonun ilk etaplarının başlangıcıdır.
Ne zaman ki MİT i de aynı şekilde organize etmeye kalkışmışlar ve ilk olarak mit müsteşarı Hakan Fidanı yemeye çalışmışlar işte orada AKP ve Tayyip Erdoğan az da olsa uyanmışlar ve fidanı yedirmemişlerdir.
MİT olayında başarılı olamayan terör organizasyonu artık düğmeye basmış ve planlarını tek tek uygulamaya koymaya başlamıştı. Artık AKP ile o denli iyi değillerdi daha doğrusu R.T.E durumu az da olsa kavramış ve dershanelerden başlayarak bunların maddi kaynaklarını kesmeye kurutmaya başlamışlardı. Onlarda bu arada durmuyor özellikle İstanbul’da Emniyetin MİT kadrosunda yer alan yetkililer devreye girmiş
Arkasında yandaşları olan ve polis teşkilatı içerisinde çok önemli makamlarda olan yandaşları harekete geçirildi ki..
O polis şefleri ( şimdi çoğu hapiste ) Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu adıyla anılan ve başkanlığını Tayyip Erdoğan’ın yaptığı 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin dört bakanı ile üç bakan çocuğunun dâhil olduğu soruşturma dosyası olarak ülkenin en büyük yolsuzluk skandalını ortaya çıkardı.
Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın savcılık kararıyla ifadeye çağrıldığı ancak ifade vermeye bile gitmediği ve kısa bir süre sonra dosyanın kapatıldığı Türkiye’nin bu en büyük yolsuzluğu, “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını içeren bir olaydı. Ortalığa dökülen rezalet, hukuk bürokrasisini değiştirerek temizlenmek istendi. Dosyayı takip eden savcılar görevlerinden alındı, hukuk tanımaz yöntemlerle konu sumen altı edildi. Skandala adı karışan dört bakan istifa etmek zorunda kalırken, Erdoğan cumhurbaşkanı oldu.
Diğer taraftan AKP yandaşları ve taraftarları 17-25 Aralık soruşturma ve göz altılarını cemaat tarafından gerçekleştirilmek istenen bir “darbe” girişimi olarak niteledi. Ancak yatak odalarından, ayakkabı kutularından çıkan ve sıfırlanması istenen paralar cumhuriyet tarihinin bu en büyük yolsuzluk çarkından dışarıya yansıyan sadece küçük bir parça olarak kayda geçti.
Ve esas olan biri imam olan diğeri siyasetçi ve son olarak ta Cumhurbaşkanı olan iki kişi arasında ki iktidar kavgası büyüdü taa ki 15 Temmuza kadar.15 Temmuzun akşam vaktinde Türkiye hain ve faşist bir darbe girişimine şahit oldu. Asker kılıklı dinci faşist hareket başlatıldı ancak Allahtan yurt sever askerler ve en önemlisi halkın kararlı direnci ile karşılaştı ve geri püskürtüldü.
15 Temmuzda 250 ye yakın şehit 2000 in üzerinde yaralı verilerek halkın direnişi ile o faşist kalkışma durduruldu.
Peki, Allah muhafaza kazara 15 Temmuzda FETÖ başarılı olsa idi ne olurdu ya da ne olacaktı.?
İlk Olarak bu ülke insanları bölünecek uygulamalara göre bir iç savaş çıkabilirdi.
Demokrasi askıya alınır faşist yöntemler devreye girerdi
Hemen diktatörlük ilan edilir di
OHAL ya da sıkıyönetim İlan edilir KHK lar la ülke yönetilirdi.
Bütün demokratik kitle örgütleri kapatılırdı.
Siyasi partiler kapatılır mensupları hapis edilirdi.
Seçilmiş belediye başkanları alınır hapis edilir yerine kayyum atanırdı.
Muhalefet susturulurdu.
Dolar patlama yapardı
Üniversitelerde seçimler kaldırılır istediği kişiyi atarlardı
Kendisi gibi düşünmeyen konuşmayan Muhalif olan Medya basın susturulurdu.
Kamu görevinde olan muhalifler şucu bucu yaftasıyla yaftalanarak ihraç edilirdi.
İdam getirilirdi.
En demokratik hak olan gösteri ve yürüyüşler yasaklanırdı
AB ne rest çekilir yönünü Arabistan’a, Şengale dönülürdü
Velhasıl ülke ekonomik sosyal siyasal bir yıkıma uğrar Dolar ve Euro son yılların en üst sınırına vurmuş zam ve zulüm her geçen gün artarak devam ederdi.
Bunları daha çok fazlasıyla uzatabiliriz
Halkımızın verilmiş bir sadakası varmış Cümleten herkese geçmiş olsun.!! Diyeceğiz ancak
Peki, bu günümüze baktığımızda 15 Temmuz faşist darbe girişimini engellemekle bu halk onların yapmak istediklerini hiçbir şekilde bir daha olmaz olmayacak diye engellemiş mi? Engelleyebilmiş mi?
HAYIR
Peki, sözde darbe kalkışmanın bertaraf edilmesi ile birlikte bu ülkeye demokrasi gelmiş mi?
HAYIR
Demokrasi diye aylarca sokaklarda nöbet tutan vatandaşlar gerçekten demokrasiye kavuşmuş mu ve demokrasiyi yaşıyor yaşatabiliyor mu?
HAYIR
AKP iktidarı sözde darbe kalkışmasına kalkan FETÖ terör örgütünün olası başarılı olması durumunda yapması gereken yukarda sıraladığımız ve daha da çoğaltabileceğimiz maddelerde ki uygulamayı aynen bu gün yapıyor mu?
EVET
Şimdi anlıyoruz ki gerçekten o sokakları boş bırakmayan vatandaşlar gerçekten demokrasimi istemiş yoksa reise biat mi etmiş belli değil?
Görünen o ki birisi darbe ile gelip diğeri darbe girişimini bahane edip bu ülkede kendinden olmayan kendisi gibi düşünmeyen inanmayan herkesi yok sayıyor ve onlara zulüm ediyor.
Diğeri de gelse üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri yapacaktı
Halkımızın verilmiş bir sadakası varmış Cümleten herkese geçmiş olsun..!!!!!!!
Mevcut AKP iktidarı ilk etapta FETÖ terör örgütünün asıl beyinlerini “ yurtta sulh konseyi “ denilen faşist örgütlenmeyi ve onları besleyenleri çözmesi bulması ve onlara hukukla en ağır cezalar almasını sağlaması gerekir.
Bunlarla birlikte başta AKP içerisinde ve tüm siyasetçiler içerisinde ki siyasilerin daha önceki söz ve mesajlarından yola çıkarak FETÖ yapılanmasında olduğu tahmin edilenleri bir an önce bulması ve teşhir ederek adalete teslim etmesi gerekir. Kısaca bu işin siyasi kanadı bir an önce çözülmeli yoksa sonuç zor alınır.
Mevcut iktidar öğretmenle hemşire ile belediyelerle bilmem ney bankasına hesap açan açtırılan kişi ya da kişilerle uğraşarak aslında işin aslına varma sürecini uzatmaktadır.
Milli irada deniliyor ancak sadece kendileri için milli irada başka milli idarenin sonucuna saygı duyulmuyor yok sayılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hemen 15 Temmuzdan sonra yaptığı bir değerlendirmede yapılanları “ Allahın bir Lütfu “ olarak değerlendirmesi boşu boşuna söylemiş bir söz değildi.
Gerçekten kendisine ve siyasi yapısına göre tam da bir lütuftu ancak Türkiye de yaşayan kendisi gibi düşünmeyen inanmayan bütün herkes için de tam bir zulüm dür.
15 Temmuz sonrası Türkiye de yaşanan kaoslu günler aynı hızıyla devam etmekte ve bütün vatandaşlar bundan sonra ne olacak? Daha doğrusu halkımızın ve ülkemizin durumu ne olacak? Diye şimdilik sabırla ve metanetle ülkesinin bütünlüğünü bozmadan beklemekte
Diliyor temenni ediyoruz yapılan bariz hatalardan ve başta başkanlık sistemi olmak üzere her türlü anti demokratik anlayıştan ve bunun ısrarında bir an önce vaz geçilir ve ülke demokrasi ile barış ve özgürlüklerine tekrar kavuşur diye bekliyoruz.