ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

Hayata ilk gözümü açtığım zaman demeyeceği ancak hayatı tanımaya başladıktan sonra ki süreçte hep içimde gazeteci olmak haber yazmak yorum yapmak dalgaları ile boğuşup durdum.

Gerçi Türkiye de en kolay olunabilinen meslek gazetecilik miş.

Bunu bu mesleğin içine detaylarına girdikten sonra fark ettim.

Bakıyorsun bir gazete ya da televizyon kurumu kendisine bir elaman alıor. Bu elaman hiçbir ehliyete bilgiye sahip olmayan ve kafadan birileri tarafında eline kamera ya da fotoğraf makinesi verilerek işe gönderilen vatandaş.

Bu vatandaş birkaç basın toplantısına gidiyor ilin ya da Türkiye’nin üst düzey yetkilileri ile bir anda konuşur hale ya da onların yanında durma imkânlarını görünce kendisini bir anda deeev bir ayna da görüyor ve BASIN mensubu GAZETECİ olup çıkıyor ve artık onun önünde hiç kimse geçemiyor. Çünkü o artık büyük olmuştu.

Aslına bakarsak her üç – beş ayda bu tür değişiklikler elaman transferleri olduğu için ilimizde eski gazeteci kimliğinde yüzlerce vatandaş şu an da ekmeğe de muhtaç geziyor. Büyük gazeteci pozuna girdiği için garibim daha öyle küçük işlerde de çalışmıyor çalışamıyor.

Velhasıl Malatya da benim bildiğim yaşadığım zaman süreç içerisin de Merhum Erhan Kırçuval ve onun yetiştirdiği üç beş gazeteciden başka layıkıyla gazeteci gibi gazetecilik yapan kimseyi göremiyorum.

Şimdi asıl konumuz yaklaşık 20 – 25 yıl önce  “ BASIN ÖNCE KENDİNE BAKSIN “ başlıklı bir imzasız yazı ortaya çıktı. Kim yazdı neden yazdı halen bu gün bile bilmiyoruz. O yazıyı her ne hikmetse arşivciliğim pekiyi değildir ancak yine de saklamışım şimdi elime geçti tekrar okudum.

O gün yazılanlar o günde doğrularla doluydu bu güne vuruyorum bu gün de aynı şahıslar aynı gazeteci duayeni geçinenler için söylenenler aynı ve geçerli.

Örneğin diyor ki Malatya da iki gazeteci örgütü var diyor ve yorum yapıyor ( Cemiyet ve dernek )

Biri.. Gazeteciler cemiyeti… Tüm görüşlerin rant için bir araya geldiği örgüt. Sözüm ona duayeni gazeteci Haydar Karaduman’ı başkan seçiyorlar diğer birkaç kişi de onun çevresinde rant peşine koşturuyorlar. Bu sistem halen devam etmekte.

Yine o dönem Gazeteciler cemiyetinde yönetici olan şimdi de diğer cemiyette olan zatı muhterem için

“ Aleviliğini solculuğunu iddia ederek bu kesimden rant elde ediyor onları sömürüyor.

Karadumanın bir yardımcısı var ki ( o zaman ki ) her türlü film fırıldak içerisinde. Bir TV nin genel yayın yönetmeliğini yaparken. Kişiliksiz olduğu için her görüşte insanla sırf rant elde etmek için hepsi ile rahatça  parasal da bağlantı kuruyor kurabiliyor…..

O yazı da daha başka isim ve yapılan Haksızlıklar yolsuzluklar var..

Yine o yazıda çok sayıda isim ve Gazeteciliği kullanarak yaptıkları haksızlık hukuksuzluklar var

Peki, gazetecilik böyle bir şey mi? Gazetecilik böyle mi yapılmalı?

Sözü edilen bazı sözde 30 – 35 yıllık gazeteci olduğunu söyleyen zatlar bir dönem yeni kurulan kurucular arasında benimde bulunduğum cemiyette gazetecilerin hak ve hukukunu aramak iddiaları ile o kuruma başkan oldu.

Ancak değil gazetecilerin haklarını savunmak yine yeniden uydu da yayın yapan bir tv de önce görev aldı sonra allem etti güllem etti tv başka bir Malatyalı ya % küsuru da kendisine olmak üzere sattırdı.

Şimdi o tv Ankara da ve o tv de çalışan onlarca gazeteci işsiz perişan.

Bu kişilerin kişisel doyumsuzlukları ve hep bana rab bana mantığı yüzünde yukarda da bahsettiğim gibi onlarca genç kameraman muhabir ve bilgisayarcı kardeşlerimiz işinden oldu işinden edildi.

Benim o genç yaşta hayal ettiğim ve olmak istediğim Gazetecilik bu gazetecilik değil. Böyle gazetecilik olmaz olamaz.

Gazeteci haberde objektif yorumda serbest olmalı zaten temel ilke budur.

Gazeteci halkı ile olaylar arasında ki köprüdür. Halkın haber alma kaynağıdır. Görevi haberleri halka ulaştırmaktır. Tabii bunu yaparken para için para ile değil tarafsızca haber verme görevini yapmak için yapılmalıdır

Tarafsız objektif olmalı ancak konu ülkenin bölünmez bütünlüğü demokrasinin laik demokratik hukuk devletinin katledilmesi yıkılmak istenmesi olursa taraf hem de sonuna kadar ülkenin ve halkın çıkarlarının yanında olmalı olunmalıdır. Bu anlamda taviz de yok dönüşte yok.

Şimdi ilimizde dört tane cemiyet ve dernek adı altında görev yapan gazeteci kurumları var. Birisinin üyesi fazla diğerinin üyesi az mantığı ile bu kurumlara bakılmamalı özellikle başta belediye başkanı olmak üzere tüm idareciler siyasiler daha dikkatli ve eşit şartlarda bakmalı bakılmalı diye düşünüyorum

Ben hep ülkesini seven ülkede yaşayan bütün etnik yapıları bütün inanç ve mezhepleri hoş gören onları birbiri ile ülkenin bütünlüğünde birleştiren bir gazeteci olmak için çaba sarf ediyorum.Başkaları gazeteci geçinen duayen olduğu söylenen ancak icraatları nedir ne yapıyor……….?

 Takdiri sizlere bırakıyorum.

Düşünceyi ifade özgürlüğünün ve haber alma hakkının önünde ki tüm engellerin kalktığı basın özgürlüğünün gerçek anlamda yaşandığı bir Türkiye umudu ile yeni yılda sağlıklı mutlu barış dolu günler aylar yıllar dilerim.

*********

Yeni yıla girerken

 Yeni bir yılı geride bırakırken her yılbaşında olduğu gibi bir hüzün kaplıyor sıkıntılar başlıyor ne olacak bu yıl neler yaşayacağız ne kadar ölü olacak kaç kişi gazi olacak diye bir acı durum kapsar beni.

 Daha doğrusu İnsancıl duyguların törpülendiği hatta körleştiği paranın en büyük ve kutsal olduğu, şiddetin, işkencenin yokluğun yoksulluğun kol gezdiği bir gezegende yaşayabiliyor olmanın acısını ve üzüntüsünü hep yaşamaya yaşadıkça da kendi kendimden bile nefret ettiğim zamanları yaşıyorum. Daha şimdiden gelecek yılın bu günleri aratacağının ipuçlarını görebilmenin, anlayabilmenin içe atılan dayanılmaz sıkıntısı, hatta öfkesi var üzerimde. Ben artık belli yaşa gelmiş belli bir süre iyi ya da kötü günler yıllar yaşamış birisiyim kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Aklım fikrim bundan sonra ki bu kötü yıllar yaşandıkça çağamız çocuklarımız ve henüz boy atmaya başlayan torunlarımız ve halkımızın geleceği ne olacak nasıl bir Dünya da ne şekilde yaşayacaklar bütün kaygım ve sıkıntım buradan bundan kaynaklanıyor.

Oysa her yeni yıl arifesi bireyler için olduğu kadar, devletler dolayısıyla bağlı kurumlar için de kendilerini sorgulayabilmek, yaptıkları, yapmadıkları ile yüzleşebilmek zamanı olmalı.

İnsanlar birbirinden, devletler zarar verdikleri, bilerek bilmeyerek kötülük ettikleri bireylerinden özür dileyebilmeli.

Yani Devlet ile o devlete bağlı yaşayan halklar barışık olmalı. Birbirini sevmeli birbirlerinin değerlerine değer katarak bir arada yaşamaya çalışmalı.

Kurumlar da öyle. Çünkü özür dilemek dileyeni yüceltir. Güven tazelemesine yol açar. Hem insan en değerli varlığı değil mi gezegenimizin. Hangi dinden, ulustan, etnik kökenden ya da cinsiyetten olursa olsun yaşam insanla vardır insan olmadıktan sonra yaşamın bir varlığı bilinmez duyulmaz?

Son zamanlara bakıyoruz başta AKP iktidarı ve onu yöneten en üst kadro Milliyetçilik kisvesi altındaki ırkçı tutumlarının, emek düşmanlığının, yargıdaki siyasallaşmanın 2016 öncesi iyi sinyaller vermediği ortadaydı. Kaldı ki yeni yılı ne yazık k ve ne acı ki sırtında ağır bir ekonomik kriz yüküyle karşılıyoruz Yine de barışı yeşertecek, umutları tazeleyecek bazı işaretlerden söz ederim diyordum ancak son zamanlarda ki AKP iktidarının yanlış ya da kasıtlı ya da haksız hukuksuz uygulamalarını gördüğümden. Bunu da diyemedim diyemiyorum.

Son zaman da içerde ve dışarıda orta doğuda çok kötü ve kirli bir savaş devam ediyor. Gün geçmiyor ki şehitler haberi almayalım. Gencecik canlar Mehmetlerimizi heba ediyor toprağa veriyoruz bir o kadar da gazi olan ve engelli yaşamaya mahkûm edilen gençlerimiz.

Fırat kalkanı hareketi ile ülkemiz le birlikte Emperyal güçlerin havale ettiği taşeronların devam ettirdiği kirli savaşlar kapsamında Aylardır abluka altında tutulan Suriye de bazı bölgelere sözde IŞİD ile çarpışmakta onlara füze yağdırmakta. Ancak o IŞİD denilen kanlı terör örgütü bizim askerlerimizi diri diri yakmakta bize her türlü tehdidi savurmakta hatta taa İstanbul a gelerek cemaat oluşturarak namaz kılmakta şeriat propagandası yapabilmekte.

Fırat kalkanı hareketinin İlkaylarının bilançosu ülkemiz adına 37 askerimizin şehit olduğunu Çok sayıda ağır yaralı olduğunu biliyor ve görüyoruz.

Görünen o ki önümüzde ki 2017 yılında da bu kan bu vahşet devam edecek.  İnsanın insana kıyıcılığı, güçlünün güçsüze zulmü sürecek demek ki gelecek yılda da.

O zaman ne yapmak lazım?

Şimdi insandan, insan haklarından, barıştan, emekten ve daha eşitlikçi bir siyasal düzenden demokrasiden demokratikleşmekten yana olan ülkesini seven herkesin her yerde her şekilde birliktelik zamanı.

 Dünyanın neresinde canı yanıyorsa insanlığın orası için omuz omuza olmak.

 Destek vermek.

Her türlü platformda ortam da Barışı haykırmak

Kimin elinden ne ve nasıl? Geliyorsa. Protestoyla, yazıyla, resimle, karikatürle, şiirle... Kısaca her şekli ile yeni ve barış dolu yıllar yaşamak yaşatmak için ülkenin çıkarları halkımızın çıkarları doğrultusunda barış dolu bir Türkiye için yan yana omuz omuza olalım olmayanları da hatırlayarak hatırlatarak bu kervana katalım.

Her şey barış için özgürlük ve demokrasi için en önemlisi de bölünmez bütünlüğümüzü korumak için birlik beraberlik içerisinde yeni yıla girmek için. Herkesin yeni yılı yılları sağlıklı mutlu barış ve özgürlükler dolu olsun….

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.