Kralcılar ve demokratlar Fransız ihtilalı ile bize geçen iki kavramdır. Kralcılar meclisin sağında oturduğu için meclis başkanı onlara sağcılar diye hitap etmiştir.
Milliyetçiler, demokratlar ve laikler de meclisin sol kandında oturdukları için meclis başkanı onlara solcular diye hitap etmiştir.
Sağcıların, yani kralcıların halka verecekleri fazla bir şeyleri olmadığı için onlara din, iman ve üstün ırk gibi ekonomik değeri olmayan vaatlerde bulunmuşlar.
Solcular ise, demokrasi, insan hakları, eşitlik, sömürü ve ötekileştirilmeyen insan odaklı politikalar topluma vaat etmişler.
Kralcılar, Avrupa’da tarihsel süreç içerisinde demokrasiyi benimsemişler. Sekiler yönetimlerden yana olmuş, özgürlükleri öne çıkarmış, Neo liberal denilen yeni bir süreci başlatmışlar.
Müslüman toplum sağcıları, bu neo liberal sürecin dışında kalmışlardır. Müslüman ülkeler, büyük çoğunluğu halen krallara biat edip, dinsel motifli diktatörlere bağlılık göstermekteler.
Müslüman halkların çoğunluğu demokrasiden yana değiller. Çünkü demokratik taleplerden yoksunlar.
Demokratik taleplerde yoksun oldukları için:
1-Aşırı bir sömürü düzeni vardır. Açlık sınırında yaşar, ama insanca yaşama talebi yoktur.
2-Aşırı sermaye sömürüsüne rağmen sendikal talepleri yoktur.
3-Aşırı sömürüye rağmen ücret talebi yoktur.
4-Aşırı sömürüye rağmen grev talebi yoktur.
5-İnsan merkezli demokratik yönetim talebi yoktur.
6-Sömürü için, böl, parçala yönet ve ötekileştirmiş toplumların birleştirilmesinde yana bir talebi yoktur.
7-Anti demokratik yasalara karşı, daha demokratik bir yaşam talebi yoktur.
Sözün kısası, medeni ülkelere gâvur diye bakar Oradaki gelişmelere kapalıdır. Oradaki demokratik normların ülkesinde olmasını benimsemez. Demokrasiye inanmaz. Demokrasi diye bir sorunu yoktur.
Sol, ise Fransız ihtilalından sonra kendisini yenilemiştir. Demokrasiyi merkezine koymuştur. İnsana ve insanlığa evrensel olarak bakmayı becermiştir.
Onun içindir ki sol:
1-Toplumu, din, dil ve ırk temelinde ötekileştirilmesine karşı çıkar.
2-Demokrasi, bir dairenin odak merkezi gibidir der. Devlet herkese eşit mesafededir. Öteki diye kimse yoktur.
3-Sömürü düzenine karşı çalışanları örgütler. Sendikalar grev hakkını kullanarak ekonomik taleplerde bulunur.
4-Diktatörlük, Krallık, derebeylik, Şeyhlik gibi kavramlar orta çağ feodal krallıkların ideolojisi olup bu süreç 1789 Fransız ihtilalı ile son bulmuştur.
5-Dincilik ve ırkçılık insanlık suçudur. Çünkü herkesin kendine göre dini kutsaldır ve ırkı saygındır.
6-Mahkemeler bağımsızdır, mahkemeler karşısında herkes eşittir.
7-Devlet demokratik tahammüllerle yönetilir. Devlet soysaldır. Devlet dinler arasında eşit olduğu için laiktir. vs.vs
Şimdi bu yukarıda sıraladıklarımızın ışığında ülkemize bakacak olursak demokrasiye görmek mümkün değildir.
1923 devrimi her ne kadar bu süreci başlatmış ise de başarılı olamamıştır. Çünkü demokrasimiz, soğuk savaş sürecinde ABD emperyalizmine feda edilmiştir.
Çünkü halkımız yeterli birikime sahip olmadığı için demokrasi mücadelesinde yer almamıştır.